Avrupa, Amerika, Rusya… fark etmez, Türk’ün olduğu her yerde ülkücülere rastlanır. Horasan dervişleri gibi her yeri gezerler. Onların Türk milletine mensup olmaktan gurur duymak ve Türk milletini derin bir aşkla sevmek gibi ortak bir ülküleri vardır. Buna kalpten inanırlar ve sonuna kadar da sadıktırlar.
Onlardan birine rastladığınızda sorarsanız mutlaka Türkiye’deki bir ülkücü ile az veya çok bağlantısı olduğunu öğrenirsiniz. Kendilerini ülkücü olarak nitelemekle beraber birçoğu Türkeş’i bilse de 9 Işık’ı bilmez; daha önce böyle bir şeyler duymuş olsalar da bunlara fazla dikkat etmezler. İki karış sakallı bir sufi de olsa, lüks bir mağazada çalışan kulağı küpeli bir genç de olsa onlarla azıcık konuşursanız Türklük için atan kalplerinin sesini hemen duyarsınız.
Selam olsun gönülleri ülkü ateşiyle yananlara… Selam olsun ülkücü bozkurtlara…
Recep Küçükizsiz, Adanalı olup ilk ve ortokulu memleketinde okudu. Adana
Erkek Lisesi'nde başlayan lise tahsilini Kadirli ve Antakya'da okuyarak
tamamlayabildi.
Ülkücü olduğu için 3 kez hapse girdi. 12 Eylül darbesinden sonra tutuklanıp
MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası'nda yargılandı. Alparslan Türkeş ile
birlikte idamı istenen 220 ülkücüden birisiydi. Mamak Mahkemeleri'nde "iki
idam, bir müebbet hapis" cezasına çarptırıldı.
Adana, Mamak, Gaziantep, Bursa, Bayrampaşa gibi cezaevlerinde 11 yılı aşkın
hapis yattı. Cezaevinde İktisat fakültesini bitirdi.
1991 senesinde, "Şartlı Salıverme Kanunu" gereği serbest bırakıldıysa da
Yargıtay'ın "her idam cezası için 10 yıl yatılacak" şeklindeki kararı
üzerine Almanya'ya iltica etti. Uzun yıllar Avrupa Türk Federasyonu'nda yönetici
olarak görev yaptı.
Evli ve dört çocuk babasıdır.
2000 senesinde çıkarılan ve kamuoyunda "Rahşan affı" olarak bilinen
kanundan "Cezaevlerinde yatan üç-beş çapulcu için hükümeti bozamam"
diyerek Ülkücülerin faydalanmasını engelleyen Devlet Bahçeli'ye tepki olarak
Yusufiyeliler Hareketini başlatıp, haksız bir şekilde
cezaevlerinde yatmakta olan arkadaşlarının sesi oldu.