YAZARLAR

ÜLKÜCÜ OLMAK
Genel, Recep Küçükizsiz

ÜLKÜCÜ OLMAK

Avrupa, Amerika, Rusya... fark etmez, Türk’ün olduğu her yerde ülkücülere rastlanır. Horasan dervişleri gibi her yeri gezerler. Onların Türk milletine mensup olmaktan gurur duymak ve Türk milletini derin bir aşkla sevmek gibi ortak bir ülküleri vardır. Buna kalpten inanırlar ve sonuna kadar da sadıktırlar. Onlardan birine rastladığınızda sorarsanız mutlaka Türkiye’deki bir ülkücü ile az veya çok bağlantısı olduğunu öğrenirsiniz. Kendilerini ülkücü olarak nitelemekle beraber birçoğu Türkeş’i bilse de 9 Işık’ı bilmez; daha önce böyle bir şeyler duymuş olsalar da bunlara fazla dikkat etmezler. İki karış sakallı bir sufi de olsa, lüks bir mağazada çalışan kulağı küpeli bir genç de olsa onlarla azıcık konuşursanız Türklük için atan kalplerinin sesini hemen duyarsınız. Selam olsun gö...
68 KUŞAĞI ÜLKÜCÜLER
Anılar, Recep Küçükizsiz

68 KUŞAĞI ÜLKÜCÜLER

Ülkücülerin 1968 kuşağını, 1965-1971 yılları arasındaki, ülkücü gençlik hareketinin oluşum döneminde ülkücü saflarda yer alan abilerimiz oluşturur. En gençleri 75 yaşında olan ve sayıları her gün biraz daha azalan bu kuşağın mücadelesini kitaplaştırmak için uzun süredir çalışıyorum. "İstanbul'da Ülkücü Gençlik Hareketi'nin Oluşumu: 68 Kuşağı Ülkücüler" konulu tarih araştırmalarım münasebetiyle 68 Kuşağı İstanbul ülkücülerinden Mustafa Demirhan abimizin duygu yüklü bir şiirini paylaşıyorum: BİR AVUÇTULAR Nereden geldiler,Nasıl geldiler,Birbirlerini nasıl tanıdılar,Bir yüce ülkünün etrafındaHemen toplandılar... Hiç gülmediler, hiç ağlamadılar,En azından, ağladıklannı kimse görmedi. Geceleri uykusuz, gündüzleri azıksız kaldılar,Takatsiz kalmadılar. Vatana sevdalı, Al bayrağ...
ÜLKÜ DENEN NAZLI GELİN: MEHLİKA SULTAN
Genel, Recep Küçükizsiz

ÜLKÜ DENEN NAZLI GELİN: MEHLİKA SULTAN

Yahya Kemal'in çok sevdiğim "Mehlika Sultan" şiiri ile Atsız'ın "Davetiye"si arasında nedense benzer bir teatral ruh hali hissederim. İkisi de aynı sahnenin farklı açılardan çekilmiş fotoğrafı gibidir. Hayat ve tecrübeler, kelimelerin bilinen anlamlarına farklı bir vurgu katabilir, onların o en bilinen anlamlarına herkesin aşina olmadığı değişik anlamlar yükleyebilir. Önce Mehlika Sultan'a bakalım: Mehlika Sultan'a aşık yedi gençGece şehrin kapısından çıktı.Mehlika Sultan'a aşık yedi gençKara sevdalı birer aşıktı. Bir hayalet gibi dünya güzeliGirdiğinden beri rü'yalarına;Hepsi meşhur, o muamma güzeliGittiler görmeye Kaf dağlarına. Bu emel gurbetinin yoktur ucu;Daima yollar uzar, kalp üzülür:Ömrü oldukça yürür her yolcu,Varmadan menzile bir yerde ölür..... Atsız, ise Daveti...
KEŞKESİ OLMAYAN BİR GEÇMİŞ
Kitaplar, Recep Küçükizsiz

KEŞKESİ OLMAYAN BİR GEÇMİŞ

1980 öncesinde ismini Su Yayınları ile duyduğum Nihal Atsız, Cemiloğlu, Genç Ülkücüye Notlar, Hain Nazım Hikmet, Komünizm, Çin ve Rus Emperyalist Felsefesi gibi kitaplarını okuduğum Akkan Suver'i ziyaret ettim. Akkan abiyi her ne kadar kitapları ile tanıyordumsa da onun 12 Eylül 1980'de Askeri Darbe sonrası bozguna uğrayan ülkücü hareketin erkek sesi olmuş, varlığı ile o kanlı ve karanlık günlerde yüreği yetenlerin bir araya toplanmasına vesile oluşturmuş Yeni Düşünce Dergisi gibi şanlı ülkü bayrağının sahibi olması gönlümde unutulmaz bir yer etmişti. MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası'na ilk gün Fransız avukatlarla gelen, dergide duruşma tutanaklarını yayınlayarak yanan yüreklere su serpen bir kadronun başındaydı. Bana imzalayarak hediye ettiği "Gazetecilikten Diplomatlığa KEŞK...
HER DEM YENİDEN DOĞMAK…
Recep Küçükizsiz, Ülkücü Şehitler

HER DEM YENİDEN DOĞMAK…

HER DEM YENİDEN DOĞMAK... 29 yaşında can veren Erzurumlu Ülkücü şehidimiz Nusret Seven'den bahsedeceğim size. Ailesiyle İstanbul, Maltepe’de oturuyor, bir kamyon kasası fabrikasında; satış müdürlüğü yapıyordu. Komünistler onu 29 Kasım 1979’da işine giderken vurarak şehit ettiler. Ardında gözü yaşlı eşi ile Doğan, İclâl ve Bilge Kağan isminde üç yavrusu yetim kaldı. Rahmetli iyi bir şairdi. Dolayısıyla sadece ailesi değil, şiirleri de öksüz kalmıştı. Aradan yıllar geçtikten sonra şehidimizden kalan şiirleri toplayan bir grup vefalı arkadaşı bunları kitap haline getirdiler. “Bir Şehidin Şiir Defteri” isimli 128 sayfalık bu kitap basıldığı gün aslında "Kul Nusret" şiirleri ile aradan 24 yıl geçtikten sonra 2003'te yeniden doğmuştu. Geçenlerde kitaba "Önsöz" yazan Ahmet Tat beni ...
İZMİR’İN YOLLARINDA ZAFERE DOĞRU
Genel, Halil Gülel

İZMİR’İN YOLLARINDA ZAFERE DOĞRU

30 Ağustos zafer bayramı üzerine birkaç kişi oturdukları gördükleri ağacın altında konuşuyorlardı. Kimisi büyük bir zafer olduğunu ilan ediliyor. Buna karşılık başka birileri de böyle bir savaşın olmadığını söyleyerek gerilmiş olan sinirleri kopacak hale getiriyorlardı. Yaşadığım yerlerde bu tür insanlara çok rastladım. Ortak noktaları istiklal harbinin olmadığı, bu kahramanların sahte olduğu: İngiliz emperyalistlerinin uşağı olduklarına. O yapılan devrimlerin İslami yasaları ve medrese sistemini ortadan kaldırmak için; dış güçlerin desteğiyle kazanılmış uşaklar olduklarına ve sonuçta Türk kimliği ile Türk dili de Türklüğe ne kadar hasım olduklarını ifadeleri ile sanki büyük iş yapıyormuş gibi söylüyorlar. Onlara gerek yazılı ve gerekse yaşamış insanların hayatlarından hatıralar sun...
BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN
Dr. Mehmet Güneş

BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN

Çok Kıymetli Gönül Dostları; Cumanın, Eyyâm-ı Teşrik ile Arefe'nin, hayrının, feyzinin ve bereketinin bir araya geldiği ve Hacc-ı Ekberin idrak edildiği bu müstesnâ ve çok mübârek günde; münâcâtarımızın kabul, ibâdetlerimizin makbul, seyyiatımızın mağfur olması niyâzı, Tevhid ü rahmet ü mağfiret ile Ay Yıldızlı bayrağımız altında, sağlık ve âfiyet içinde nice böyle güzel günlere kavuşmamız duâsıyla… Bâkî muhabbet ve selâm ile… BAYRAM DUASI Allah(c.c.)'a teslimiyetin, tevekkülün, itaâtin, sadakatin ve kurbiyetin ifâdesi ve sembolü olan kurbanın; bizleri Rabbimize, birbirimize, iyiye, doğruya, güzele, rahmete, muhabbete ve berekete yakınlaştırması duâsıyla Kurban bayramınızı tebrik eder, Yüce Allah'tan Türk Dünyasının ve İslâm Âleminin bayramını gerçek anlamda bayram yapması...
BABALAR GÜNÜ
Dr. Mehmet Güneş, YAZARLAR

BABALAR GÜNÜ

Çok Kıymetli Gönül Dostları; Altınoluk Dergisi'nin 2005 yılı Haziran sayısında yayınlanan ve 1987 yılında Hac farîzasını edâ etmek için çıktığı Mukaddes Yolculuk'ta 35 yıl önce 23 Temmuz günü Kahramanmaraş kafilesinin geçirdiği trafik kazâsında 17 hücâc ile birlikte Hakk'a yürüyen rahmetli babam Celâl Güneş'i (1917 - 1987) anlattığım BEN BİR BABA TANIMIŞTIM başlıklı yazımı; Rahmet-i Rahmân'a yolcu ettiğimiz babalarımızı Fâtihalarla, hayatta olanları da hayırlı ömür, sağlık, âfiyet ve hüsn-i hâtime duâ ve niyazlarıyla yâd ederken, bizim îcâd etmediğimiz bu "gün"de hayır duâya vesîle olması düşüncesiyle kaleme aldığım "Babalar Günü" yazısını; "Et tekrârı ahsen velev kâne yüz seksen" fehvâsınca sizlere tekrâren arz ediyorum.Bâkî selâm ve muhabbetle… BEN BİR BABA TANIMIŞTIM O...
DÜNDAR TAŞER
Dr. Mehmet Güneş, YAZARLAR

DÜNDAR TAŞER

DÜNDAR TAŞER Bekâ Âlemi'ne gönderdiğimiz, yerlerine yenilerini ikâme edemediğimiz ve "Gittikçe Artan Yalnızlığımız"ın hazin bir yürek yangınına düçâr olduğumuz günlerden bir gün: 13 Haziran 1972 13 Haziran 1972 günü şüpheli bir trafik kazası sonucu rahmet-i Rahmân'a kavuşan; Oğuz Han ahfâdïndan velî bir Türk milliyetçisi, Dört başı mâmur bir insan, Türkiye ve Turan aşkıyla yanan bir tarih ummânı, Millî düşünce ufkumuzun en veciz tercümânı, Gönlüne ve zihnine "Üç Hilâl" tuğrası çekilmiş bir asâlet fermânı, "Din ü devlet, mülk ü millet" diyenlerin yârânı, Ülkücü Gençliğin ruh hamurkârı, "Büyük Türkiye"nin unutulmaz fikir mîmârı, İlmiyle âmil, îmânıyla kâmil bir tefekkür bahârı, Türk'e sevdâlı, Bozkurt edâlı bir aksiyoner, "MESELE"si hep yâdımızda olan ve; "...
GÜL’ÜN ÜFÛLÜ
Dr. Mehmet Güneş, YAZARLAR

GÜL’ÜN ÜFÛLÜ

GÜL'ÜN ÜFÛLÜ Varlık Sebebimiz, İki Cihan Serverimiz, Sevgili Peygamberimiz Aleyhisselâtü Vesselâm Efendimiz bundan 1390 yıl önce, 8 Haziran 632 Pazatesi Günü "Allâhümme fi'r-refîkı'l-Â'lâ" (Beni Refîk-ı Â'lâ'ya ulaştır) duâsıyla Âlem-i Cemâl'e vuslât için Hakk'a yürümüştü… GÜL MUSHAFLI SEVDÂMIZIN SEMBOLÜ, "ÂLEMLERE RAHMET" OLAN RESULLER RESÛLÜ KÂİNÂTIN SOLMAYAN GÜLÜ'ne yeryüzüne düşen yağmur damlaları adedince salât ü selâm olsun… "Benim iki cihan içre murâdım Ol Hüdâ'dandır /"Ümîdim rûz-i Mahşerde Muhammed Mustafâ'dandır."Lâ-Edrî Bu vesîleyle "GÜL'ÜN ÜFÛLÜ" mevzuunda âcîzâne olarak kaleme aldığım bir Gülnâmeyi bâkî selamlarımla birlikte arz ediyorum. Rasûl-i Ekrem ve Nebiyy-i Muhterem Sallellâhu Aleyhi ve Sellem Efendimiz Hazretleri'nin; azîz, pâk, mübârek, münevver, m...
YAŞLILIK
Dr. Mehmet Güneş, YAZARLAR

YAŞLILIK

YAŞLILIK Ne saçın ağarması, ne belin bükülmesi;Hayattaki gâyenin yitmesidir yaşlılık…Ne yüzdeki çizgiler, ne saçın dökülmesi;İnsanlarda ümidin bitmesidir yaşlılık… Dr. Mehmet GÜNEŞ
HÂL-İ PÜR MELÂLİMİZ
Dr. Mehmet Güneş, YAZARLAR

HÂL-İ PÜR MELÂLİMİZ

HÂL-İ PÜR MELÂLİMİZ Ülkücülerin bugünkü düştüğü / düşürüldüğü durum karşısında, "Türk-İslâm Ülküsü”nü hayatı ve düşünce dünyası için temel ölçü kabul eden her ideâlist insanın bir durum muhâkemesi yapması gerekir. Çünkü günümüzdeki ülkücülerin pek çok konuda ayrışma, savrulma, başkalaşma, temel ölçülerinden uzaklaşma yaşadığı; kardeşliğimizin, gönüldaşlığımızın, samîmiyetimizin birbirimize olan sevgimizin ve asgarî müştereklerimizin azaldığı âşikâr bir hakikattir. Dünümüz ve bugünümüz açısından; Türk milleti için gönlümüzde yeşerttiğimiz hayâllerimizin, ideâllerimizin hayata yansımasında önemli fikrî erozyonların olduğu ve hayatımızın öncelikli hedeflerinin dünyevîleştiği inkâr edilmez bir gerçektir. Bu günkü hâli pür melalimiz devam ettiği müddetçe bizler ülkücü camia olarak; g...
TÜRKÇEYE TÜRK’ÇE BİR BAKIŞ
Dr. Mehmet Güneş, YAZARLAR

TÜRKÇEYE TÜRK’ÇE BİR BAKIŞ

TÜRKÇEYE TÜRK’ÇE BİR BAKIŞ İlâhî bir ihsânla aziz Türk Milleti’ne Yüce Rabbimizin bahşettiği ses ve söz bayrağımız olan ve her kelimesinin yüreğinde nice münzevî güzellikler saklanan Türkçe; “Ağzımızda anamızın ak sütü gibi” olup, dilimizin büyülü lisânıdır. Türkçe; bizi birbirimize kenetleyen millî bağ, ruhumuzu ateşleyen kadim çerağ, üç bin yıl önce doğanlarla, şimdiki nesilleri aynı muhabbet sofrasında toplayan büyük bir otağ, sırtımızı yasladığımız dağ ve sır yüklü nice hazînelere sâhip olan Türk’ün turkuaz nişanıdır. Türkçe; bir ulu çınar olan büyük Türk Milleti’nin, en az 5000 yıllık târihî serencamıyla birlikte kıt’alar dolaşan, pek çok kelimesinde bu geniş coğrafyalardan nice sözler, sesler, renkler, âhenkler, râyihâlar ve ışıl ışıl güzellikler yansıyan, zamanın değiş...
ANNELERİMİZ
Dr. Mehmet Güneş, YAZARLAR

ANNELERİMİZ

ANNELERİMİZ Vatan gibi kutsal, ekmek gibi mübârek, Türkçe gibi nezih, su gibi aziz, gün ışığı gibi tertemiz, gökyüzü kadar engin bir yüreğin sâhibi olan siz, annelerimiz… İnsanlığın neş’e ve saâdet güneşi, muhabbet ve merhametin sönmez ateşi, yuvamızın tüten ocağı, hânemizin şefkat kucağı, evimizin sevgi çerâğı, âilemizin hayat menbağı, “ateşi”, “suyu”, havası”, "toprağı” olan siz, annelerimiz… Dokuz ay boyunca bizleri canıyla, kanıyla besleyen, hayatı evlat meyvesiyle süsleyen, dünya ziyneti olan çocuklara söylediği ninnileri uykusuz gecelere yaslayan, bir eliyle bebeğinin beşiğini, öbür eliyle de dünyayı sallayan siz, annelerimiz… Aydınlıkların bile gıpta ettiği; alnı ak, sevgisi duru ve berrak, tebessümü sımsıcak, “Duyguları bile haramdan uzak” ve her zaman kalbimizin z...
RAMAZAN BAYRAMI
Dr. Mehmet Güneş, YAZARLAR

RAMAZAN BAYRAMI

Çok Kıymetli Gönül Dostları; ŞÜKÜR BAYRAMI'mızı, Ramazan'ın rûhundan koparmak için ŞEKER BAYRAMI'na tebdil edenlere ve Bayramlarımızı tâtil kasabının elinde kurban ettirenlere inat; bütün gönüldaşlarımın, Türk milletinin ve İslâm Âlemi'nin Ramazan Bayramını kutluyorum. Bu mübârek günler sebebiyle Doğu Türkistan'daki, Kırım'daki soydaşlarımızın, Filistin'deki, Arakan'daki dindaşlarımızın, dünyadaki bilcümle mazlumların ve hassaten Türk-İslâm Dünyası'ndaki kardeşlerimizin kurtuluşuna ve insanlığın huzûruna vesîle olmasını Cenâb-ı Allah'tan niyâz ediyorum. Yüce Rabbimizden cümlemizi hayırlı nice bayramlara eriştirmesi duâsıyla…Bâkî selâm ve en kalbî muhabbetlerimle… GÜLMEYEN DÜNYAYA "GÜL" DEN RENK GELSİN,HAYÂTA YENİDEN BİR ÂHENK GELSİN,BAYRAMLARI TÂTİL ETTİK YILLARDIR;BU BAYRAM ...
GURBETTE BAYRAM
Dr. Mehmet Güneş, YAZARLAR

GURBETTE BAYRAM

Çok Kıymetli Gönül Dostları;Yıllar önce bir bayram sabahı kaleme aldığım; sıladan ayrılıp, gurbetin melâlini yaşayanların hissiyatını dizelere döken ve gurbetteki bayramların hüzün iklimini terennüm eden birşiirimi, gurbette bayram yapanlara ithaf ediyorum. GURBETTE BAYRAM Hasret şâha kalkar, gözler nemlenir,Yürekte sızıdır gurbette bayram…Efkâr ateşinde hüzün demlenir,Hicrânın közüdür gurbette bayram… Her bayram sabahı artar kederim,Bir gariplik çöker, bin âh ederim,İfâdeye sığmaz düşüncelerim,Bitmeyen dizidir gurbette bayram… Mâtemlerin mekân tuttuğu yerde,Hayâlin sılaya gittiği yerde,Tâkatin tükenip bittiği yerde,Sükûtun sözüdür gurbette bayram… “Bayram gelmiş" diye dile dökülen,Kalpten “kan damlayıp” tele dökülen,Her perdeden ayrı çile dökülen;Bir divan sazıdır gurbette...
KÛTÜ’L-AMÂRE ZAFERİ
Dr. Mehmet Güneş, YAZARLAR

KÛTÜ’L-AMÂRE ZAFERİ

106 Yıl önce 29 Nisan 1916'da kazandığımız SAKLI KALMIŞ BIR BÜYÜK DESTAN: KÛTÜ'L-AMÂRE ZAFERİ 1.Dünya Savaşı'nda kazandığımız Çanakkale Zaferi, milletimiz tarafından az çok bilinmesine rağmen; maalesef Kûtü'l-Amâre için aynı şeyleri söylememiz mümkün değildir. Zira 29 Nisan 1916'da tarihinde Irak cephesinde İngilizlere karşı kazandığımız Kûtü'l-Amâre zaferi çok az kimsenin bildiği, birçok kişinin hakkında yeterli mâlumat sahibi olmadığı bir büyük destandır. KÛTÜ'L-AMÂRE ZAFERİ; Birinci Dünya Savaşı'nin Irak cephesinde her türlü imkânsızlık içinde mücadele eden Turk Ordusunun 143 günlük çetin bir kuşatmanın ardından; içlerinde 5 general, 476 subay ve toplam 13.309 askerin bulunduğu 6. İngiliz Tümeninin tamamını 29 Nisan 1916 tarihinde kayıtsız şartsız esir aldığı öksüz bırakılmış...
OSMAN BATUR
Dr. Mehmet Güneş, YAZARLAR

OSMAN BATUR

29 NİSAN 1951 TARİHİNDE ÇİNLİLER TARAFINDAN KURŞUNA DİZİLEN ALTAY KARTALI, UYGUR TÜRKLERİNİN EFSÂNE KAHRAMANI, TÜRKİSTAN'IN DİRENİŞ ADI, KÜRŞAD RUHLU OSMAN BATUR'UN ŞEHÂDETİ, DOĞU TÜRKISTAN'IN HÜRRİYET MÜCÂDELESİ, ÖKSÜZ VE YETİM UYGUR TÜRKLERİ Osman Batur; efsanesini peşinden sürükleyen bir kahramandı. 22 Temmuz 1943’te Altaylar Çinlilerden tamamen temizlenmişti. Bulgun’da yapılan bir törende Osman Batur Altay Kazak Türklerinin Han’ı ilân edildi. Han, mücâdelesini sürdürdü. Altay Geçici Halk Cumhuriyeti Başkanlığına seçildi. 1944 - 1945 yıllarında, Tanrı Dağları’nın kuzeyinde bulunan Doğu Türkistan’daki Kazak Türkleri’nin yaşadığı bölgeleri de Çin istilâsından kurtardı. 1945 yılının Ekim ayından 1947 yılının Şubatına kadar üç vilâyetten oluşan Doğu Türkistan hükümetinin askerî ve m...
SEVGİLER EMEKLE BAYRAMDIR
Halil Gülel, YAZARLAR

SEVGİLER EMEKLE BAYRAMDIR

SEVGİLER EMEKLE BAYRAMDIR Kantardır İsmail, ettiğin her söz;Şerefini doğru tartar unutma!…Varsa gönülde aşk; belli eder yüzGüzel itibarın artar unutma!… Aşkla iman eder; akılla yürür,Hak hakikat bilir gerçeği görür,Yerinde susanı vakarı bürürAsalet korkuyu örter unutma!… Olmasın katiyen isyankar yürek,Doğrulukla sabır insanda gerek,Yalan riya varsa dayanmaz direkOcağı fitneyle yırtar unutma!… Herkes yazılanı yaşar alemde,Gönüldense huzur mevcut selamda,Kimi çıkarını arar kelamdaKin kibir burnunu sürter unutma!… Ressam Halil, aşktan ayrılma sakın,Emekle sevgiler bayramdır bakın,Arif ol, bilimi en başa takınHer demde insanı kurtar, unutma!… Halil GÜLELDüsseldorf / 01.05.2022 (İsmail’e Mektuplar) Resim : Halil GÜLEL, tuval üzerine yağlı boya, 50x60 cm, özel koleksiyo...
KADİR GECESİ
Dr. Mehmet Güneş, YAZARLAR

KADİR GECESİ

Çok Kıymetli Gönül Dostları; "Bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi” nin, kadrini bilenlerden olabilmek için; Bu gece,Mazlumlar unutulmasın… Bu gece,Zaman beyhûde savrulmasın… Bu gece,Ümmet olma şuuru zevâl bulmasın… Bu gece,Doğu Türkistan, Filistin, Kırım, Suriye, Irak, Arakan, Keşmir duâsız kalmasın… Bu gece,Yürekler bir olup kanatlansın… Bu gece,Duâlar gözyaşlarıyla yıkansın… Bu gece,"Günahsız ağızla” yapılan duâlarla arş-ı âzam yankılansın… Bu gece,Fecre kadar mü’minler Cenâb-ı Hakk’ı ansın… Bu gece,Umutlar müjdeli şafaklara dayansın Bu gece,"Allâhümme inneke afüvvün kerîmün tühibbül afve fa’fu annâ.” (Allah’ım! Sen affedicisin, kerem sâhibisin, affetmeyi seversin, bizleri de affeyle.) duâsıyla gönüller “Gül” yüzlü bir sabaha uyansın… Ve inşa...
ALMANYA HATIRALARI -26
Recep Küçükizsiz, YAZARLAR

ALMANYA HATIRALARI -26

KÖLN VE STUTTGART TOPLANTILARI Şimdi Köln’de toplantı yapılacaktı. Ali Kayaoğlu gelenler için derneğin bitişiğindeki eski tiyatro/sinema salonunu hazırlamıştı. O gün özel bir araç Başbuğu otelden alıp bir kuş gibi uçurdu. Biz Kenan Amca ile birlikte onlardan bir saat kadar önce yola çıkmıştık ama daha Limburg civarındayken yanımızdan füze gibi geçip gitmişlerdi. Başbuğ arabanın hızlı kullanılmasını seviyordu. Ben “Kenan Amca biraz gaza bas” dediğimde ise bana “Toplantı saati belli, mecbur bekleyecekler efendim” diyordu. Nihayet biz de Köln’e vardık. Köln yönetimi seferber olmuş bütün kuzey Almanya’yı oraya toplamıştı. Belçika Hollanda Fransa hep oradaydı. Bu arada “Kim gelmemiş, hangi teşkilat yok?” diye araştırma yapan meraklılar da aramızda dolaşıyorlardı. Koskoca Clevischer Ring ...
ALMANYA HATIRALARI -25
Recep Küçükizsiz, YAZARLAR

ALMANYA HATIRALARI -25

BAŞBUĞ FEDERASYON’DA O gün Rıza Müftüoğlu Ankara’dan bizi arayarak Başbuğun bir hafta sürecek Almanya ziyaretini haber verdi. Sami beyle birlikte geleceklerini ve özel programında sadece Frankfurt Başkonsolosunun onuruna vereceği yemek olduğunu söyledi. Bu durumda geri kalan günleri biz planlayacaktık. Hemen genel idare kurulunu toplama kararı aldık. Böylece Başbuğ ilk toplantısını Frankfurt’ta federasyon genel merkezinde yapmış olacaktı. Daha sonra bütün güney ve kuzey bölge teşkilatlarının katılacağı Köln ve Stuttgart toplantılarını belirledik. Fransa Hollanda Belçika’ya Köln’e, Avusturya ve İsviçre’ye de Stuttgart’a gelmelerini bildirdik. Türkmen başkan, Kenan Amca ile Başbuğu karşılamaya havaalanına gittiler. Başkonsolos da oradaymış, diplomatik protokol uygulatıp Başbuğu Vİ...
ALMANYA HATIRALARI -24
Recep Küçükizsiz, YAZARLAR

ALMANYA HATIRALARI -24

YÜRÜYECEK DAVAMIZ İzinler bitmiş her yerde kongre faaliyetleri başlamıştı. Diğer arkadaşlar devamlı bu kongrelere gittikleri için hafta sonları federasyonda yalnız kalıyordum. O hafta sonu kimse bir yere gitmedi. Toplantıya Zübeyir Şahinli de katılmıştı. Zübeyir, Frankfurt’a 130 km. uzaktaki Germersheim teşkilatından, yeminli tercümanlık işleri yapan bir arkadaşımızdı. Kurultayda federasyonun genel muhasipliğine seçilmiş fakat çok uzakta oturduğu için arada sırada gelip gidiyordu. Çünkü bir maaşı olmadığı gibi benzin parasını da veremiyorduk. Onun işlerini Metin üstlenmişti. Kenan Amca da o gün toplantıya dahil oldu. Konuşmalar daha çok eksiklerin tespiti ile ilgiliydi. Genel durum ve muhtemel gelişmeler hakkında Suat “Gönüllerini kazanmalıyız, bu temiz insanlar bizden sadece il...
ALMANYA HATIRALARI -23
Recep Küçükizsiz, YAZARLAR

ALMANYA HATIRALARI -23

KIRIMOĞLU Öyle bir telaş içindeydik ki, anlatamam. Ankara’dan Elazığ milletvekilimiz Tuncay Şekercioğlu federasyonu aramış ve bize Kırım Tatar Milli Meclisi temsilcilerinin Frankfurt’a geleceğini haber vermişti. Ziyaret sebebini bilmiyoruz ama o kadar sevinçliydik ki… Almanya’ya firar etmeden önce Ankara’daki misafirliğim sırasında Kırım Türklerinin efsanevi lideri Mustafa Cemil Kırımoğlu ilk defa Türkiye’ye gelmişti. TOBB salonunda bir konferans vereceğini öğrenmiştim. Ülkücüler olarak onun ölüm orucunda şehit düştüğünü bildiğimiz ve o zamanlar yasını tuttuğumuz için, o gün oraya adeta yeniden doğduğuna şahit olmak üzere özellikle gitmiştim. İşte o Kırımoğlu şimdi federasyona geliyordu. Ukrayna’dan otobüsle gelen beş kişilik heyeti karşıladık ama içlerinde Kırımoğlu yoktu. ...
ALMANYA HATIRALARI -22
Recep Küçükizsiz, YAZARLAR

ALMANYA HATIRALARI -22

BURNUMUZUN DİBİNDE OLANLAR O günlerde Hürriyet Gazetesi’nde bir haber çıkmış. Ben görmemiştim. Haberde Frankfurt’ta bir lisede cereyan eden yabancı düşmanlığı ile ilgili bir olaydan bahsediliyormuş. Hatta Türk öğrenciler de protesto için okulda boykot başlatmışlar. Bu haber Suat’ın dikkatini çekmiş. Akşam bir arada oturmuş sohbet ederken, “Burnumuzun dibinde neler oluyor da bizim haberimiz yok” diyerek gazetedeki haberi bize okudu. Nadir’in, okullarda ve işyerlerindeki bu tür yanlış uygulamalara dair epey bilgisi varmış. Önceden cereyan eden benzeri olaylar hakkında duyduklarını bize anlattı. Hemen orada bir karar alındı ve gazetede ismi geçen Türk çocuğunu bulalım, denildi. Gazetede çıkan ismi rehberde arayarak olayın mağduru/kahramanı Serdal’ın telefonunu bulduk. Nadir ertesi ...
ALMANYA HATIRALARI -21
Recep Küçükizsiz, YAZARLAR

ALMANYA HATIRALARI -21

FEDERASYON YUVAMIZ O hafta Suat gelince birlikte Ozan Arif’in federasyonun yakınında bulunan bürosuna gittik. Arif Abiyi daha önce bir kere o da 1977’de Adana’da ülkü ocaklarının Erciyes Sineması’nda düzenlediği şölende görmüştüm. Aradan on beş sene geçmiş olmasına rağmen onu hemen tanıdım. Bizi çok iyi karşıladı. Suat beni tanıştırırken “Recep, ülkücü şehitler hakkındaki “Bu Davaya Can Verenler isimli kitabın yazarıdır” dedi. Arif Abi kitabı daha çıktığı zaman getirtip okuduğunu söyledi. “Çok güzel ve hayırlı bir iş yapmışsın ama içinde o kadar çok eksik var ki…” diye de sitem etti. Ona “İnşallah diğerlerini de yazacağım” dedim. Orada ağırlıklı olarak Türkiye’deki ayrılıklar konusu üzerine konuştuk. Sonra Suat gecelere çıkma konusunu açtı. Arif Abi prensip olarak tamam demekle ...
ALMANYA HATIRALARI -20
Recep Küçükizsiz, YAZARLAR

ALMANYA HATIRALARI -20

OZAN NİHAT SÖNMEZ Hafta sonu federasyona geleceğini haber veren Ozan Nihat öğleye doğru elinde valizi, sırtında sazı olduğu halde çıktı geldi. Düzgün giyimli, mütevazi biriydi. Sarıldık, kucaklaştık. Sohbet sırasında bazen Denizli ağzıyla konuştuğunu farkettim. Hemşehrisi Davut’u sordu. Bir iş bulmuş çalışıyor dedik. Federasyonun muhasipliğini yapan Davut, kurultaydan sonra Darmstadt’taki bir ekmek fırınında iş bularak çalışmaya başlamıştı. Bir akşam Yaşar ile ziyaretine gittiğimizde onu arabanın içinde uyurken bulmuştuk. Geceleri servise çıktığı için gündüz arabada yatıyor, haftasonları ancak evine gidebiliyormuş. Gördüklerim federasyonda senelerce görev yapan birinin daha sonraki durumu göstermesi bakımından ibretlikti. Ozan Nihat’ın sohbeti çok güzeldi. Metin ona bazen şaka y...
ALMANYA HATIRALARI -19
Recep Küçükizsiz, YAZARLAR

ALMANYA HATIRALARI -19

ZÜBEYİR KOÇ HOCA Ertesi gün Zübeyir Hoca federasyonda misafirimiz oldu. Kâbe’nin kokusu hala üstündedir diye hepimiz sarıldık, o güleç yüzünü öptük. Bu altmış yaşlarındaki aksakallı dinç adam, federasyonun ilk hac kafilesinin başında gitmiş ve başarılı bir hizmet görmüştü. Bunu hocadan önce Almanya’ya dönen hacılarımızdan bizzat dinlemiştim. Mehmet ve Ali Hocaların da gerek burada hacı toplamak ve gerekse Mekke’de hacıları sevk ve idare etmek hususunda emekleri çoktu. Türkmen başkan Zübeyir Hoca ile kısa bir görüşme yaptıktan sonra federasyondan ayrılırken bana “Mainz’de Zübeyir Hocayı üzmüşler, konuyu halletmeye çalış, onu kaybetmeyelim” dedi. Tatlı dilli, güzel sözlü Zübeyir hocanın namını yıllar önce Diyanet’te görev yaparken “tabancalı müftü” olarak adı çıktığında duymuştum....
ALMANYA HATIRALARI -18
Recep Küçükizsiz, YAZARLAR

ALMANYA HATIRALARI -18

GENEL DURUMA BİR BAKIŞ Sıkıntılı günlerimiz bitmek bilmiyordu. Türkiye’deki siyasi çalkantılar her geçen gün artan ve büyüyen dalgalar halinde buralara kadar geliyordu. O günlerdeki bazı gelişmeleri aktararak şahit olduğum genel tablonun bir kısmını gözler önüne sermeye çalışayım. 400 km uzağımızda Avusturya hududundaki Deggendorf’tan Mürsel Abi aradı. Bölge başkanıymış. Federasyonun olaylar karşısındaki tavrını sordu. Ona kısaca federasyonun Avrupa Türklüğü için öneminden bahsederek geçmişte yaşanan ayrılık hareketinin acıları henüz dinmeden, zararları bile telafi edilmeden yeni bir ayrışma ile zaten iyice etkisizleşen Ülkücü hareketin burada dağılma sürecine gireceğini düşündüğümü ve bu vebale girmek istemediğimizi söyledim. Bana hak vermekle beraber ikna olmadığını belirtti. ...
ALMANYA HATIRALARI -17
Recep Küçükizsiz, YAZARLAR

ALMANYA HATIRALARI -17

İLK TOPLANTI Türkmen Başkanın odasında toplandık. Metin dışarıda kalıp telefonlara bakacaktı. ‘Gelen olursa içeri alma’ diye de tembihlendi. Kısa bir hal hatır ettikten sonra Suat olayları özetledi. “Bunların bir kısmı yaşanırken ben Ankara’daydım” dedi. İşlerin bu noktaya varmasından duyduğu üzüntüyü zaman zaman sinirlenerek anlattı. İçinde fırtınalar koptuğu her halinden belliydi. Nadir, konuya federasyon açısından yaklaşarak buradaki tavrımızın birçok hususu belirleyeceğini, mutlaka tavır ve ağız birliğimizin olması gerektiğini söyledi. O olaya daha soğukkanlı bakıyordu. Türkmen başkan ile kurultaydan sonra ilk defa bir araya gelmiştim. Benim federasyona geldiğim zamanlar o hep dışarıdaydı. Bana önce “Sen bu olayları nasıl değerlendiriyorsun?” diye sordu. Kısaca olayın evv...
ALMANYA HATIRALARI -16
Recep Küçükizsiz, YAZARLAR

ALMANYA HATIRALARI -16

TELEFONLAR SUSMUYORDU Teşkilatta kalmaya başlayınca Cevat başkan “Almanya’da kalacaksan, Almanca bileceksin” diyerek beni Küçük Ahmet’in adıyla bir dil kursuna yazdırmıştı. Şehrin en tanınmış ve kalabalık yerlerinden biri olan König Caddesindeki okula her gün gidip geliyordum. Aralarında Brezilyalı, Kolombiyalı, Rus ve Macar öğrencilerin de bulunduğu on kişilik sınıfımızda değişik öğretmenler tam gün eğitim veriyorlardı. Ders aralarında arkadaşlarla İngilizce konuşarak anlaşıyorduk. Bir gün yeni gelen bir öğretmen sınıfla tanışırken bana da “Nerdensin?” diye sordu. Ona “aus der Türkei” diye cevap verdiğimde “Kürt müsün?” dedi. Hayır Türk'üm dedimse de tekrar tekrar aynı şeyi sorması üzerine kızıp “Ich bin Türke, İch bin Türke” diye üst üste birkaç defa ve çok yüksek sesle karşılık verd...
ALMANYA HATIRALARI -15
Recep Küçükizsiz, YAZARLAR

ALMANYA HATIRALARI -15

TÜRKİYEDE NELER OLUYOR? Gurbet elde zaman su gibi akıp geçiyor fakat Türkiye’de gün geçtikçe sular bulanıyordu. O yıllarda ülkücülerin yaygın olarak okuduğu Bizim Ocak ve Bizim Dergah adında iki dergi bir de Yeni Düşünce adında gazete vardı. Bizim Ocak’ı Ülkü Ocakları, Bizim Dergah’ı Bursa Cezaevi’nde yatan ülkücüler çıkarıyorlardı. Yeni Düşünce Gazetesi ise Rıza Müftüoğlu’nun sahipliğinde Metin Tokdemir’in yayın yönetmenliğindeydi. Bizim Dergah, ben Bursa Cezaevi’ne gelmeden bir süre önce 1988’de çıkmaya başlamıştı. Hatta ben Yeni Düşünce’de olduğu gibi bu dergide de yazı yazmıştım. Almanya’ya gelmeden önce 1992 yılının başlarında Ankara’dayken ülkücü gençler arasında bir takım grupçuluklara ve fikri sürtüşmelere şahit olmuştum. Daha sonra bu işler kavgalara, karşılıklı baskınl...
ALMANYA HATIRALARI -14
Recep Küçükizsiz, YAZARLAR

ALMANYA HATIRALARI -14

FEDERASYON’DA BAYRAMLAŞMA Bayramın 3. günü çoğu Frankfurt’a yakın yerlerde oturan arkadaşlarımız federasyona gelmeye başladılar. Yalnızdım. Dietzenbach teşkilatından kalabalık bir grup gelmişti. Bu ülküdaşlarımıza rica ederek gelenlere ikram edecek bir şeyler aldırdım. Birkaçı ile daha önceden tanıştığım çoğu genç olan bu arkadaşlarımız çok samimi insanlardı. Başlarında ülkücü olarak Türkiye’de yetişmiş Hayrettin başkan vardı. Herkese “kuzum” diye hitap eden Hayrettin abi bir apartmanın bodrum katını ülkü ocağı yapmış orada dinamik gençler yetişmişti. İlhan, Ramazan, Sezai, Fatih, Erol gibi arkadaşlarımız daha sonra federasyonda da görevler aldılar. Bu arada Türkmen başkan telefon ederek yolda olduğunu bildirdi. Zaten Metin de gelmişti. İzine gidecek olan herkes, giderken Türkiy...
ALMANYA HATIRALARI -13
Recep Küçükizsiz, YAZARLAR

ALMANYA HATIRALARI -13

FEDERASYON’DAYIM Federasyon’dan gelen bir haber üzerine o gün akşamüzeri Cevat ve Ahmet ile Heilbronn Ülkü Ocağı’na gittik. Kurban bayramına birkaç gün vardı. Bize MHP milletvekili Koray Aydın’ın orada olduğu ve Türkmen başkanın da oraya geleceği bildirilmişti. Kısa bir süre önce kongre için geldiğim Heilbronn, Stuttgart’a 50 km. mesafedeydi. Bölgenin ikinci büyük ve güçlü teşkilatı buradaydı. Başkanlığını da Turan Yıldırım yapıyordu. O günlerde Türkiye’de ortalık karışmış ülkücü hareketin içinde bir takım istenmeyen olaylar başlamıştı. Bunları gurbet elde duysak da gerçek boyutunu bilemediğimiz için sağlıklı değerlendiremiyorduk. Heilbronn’a vardığımızda çok ciddi bazı hususları ilk defa orada öğrendim: “Muhsin Abi sevenleri ile birlikte MHP’den ve Türkeş’ten kopma kararı almış...
MÜNACÂT
Dr. Mehmet Güneş, YAZARLAR

MÜNACÂT

Çok Kıymetli Gönül Dostları;Hepinize hayırlı Pazarlar diliyor, "ortası mağfiret" olan Şehr-i Ramazan'da bu günkü duâmız, şiir diliyle kelimelere döktüğümüz "MÜNÂCÂT" ile Yüce Rabbimize arz-ı hâlimiz olsun. Bâkî selam ile… MÜNACÂT                                         -Ali Şâkir Ergin Hocama- Hayatı doludizgin sürdük karanlıklara,Süveydâlar, simsiyah geceden daha kara,Yâ Rabbî! İmdâd eyle bilcümle günahkâra, Gâfiliz, isyankârız; kulluktan atma bizi;Pişmânız, tövbekârız; nâra dağlatma bizi!.. Nefs atı şâha kalkmış, biz âmâde olmuşuz,Ölümsüz sevdâlardan hep âzâde olmuşuz,Gönüller çöle...
GÜN AKŞAMA YASLANMADAN
Dr. Mehmet Güneş, YAZARLAR

GÜN AKŞAMA YASLANMADAN

Çok Kıymetli Gönül Dostları;Şehr-i Ramazanın rahmet, mağfiret ve hidâyet yağmurlarının Ümmet-i Muhammed'i sırılsıklam etmesi; Doğu Türkistan, Filistin, Arakan, Kırım başta olmak üzere dünyadaki cümle mazlumların kurtuluşuna, zâlimlerin kahrına, biz âsî mücrim kulların başındaki her türlü sıkıntı, dert ve musîbetlerinin def'ine vesîle olması niyâzıyla HAYIRLI CUMALAR diliyor ve teberrüken GÜN AKŞAMA YASLANMADAN başlıklı bir şiirimibâkî selâmlarımla birlikte gönderiyorum. GÜN AKŞAMA YASLANMADAN O Yâr, aşkın menzîlidir; kalbe muhabbet gerek.Bu sevdâya vuslat için aşk-ı müebbet gerek. Bir 'Mevcud-u Meçhûl' olan Sultanlar Sultanı’nı,Nazargâhta fehmetmeye göze ferâset gerek. Elest Meclisi’nde ervâh, Rabb’e tâbî olurken;Mâverâya yelken açan kula basîret gerek. Kâinâtın her zer...
BOĞAZLIYAN KAYMAKAMI
Dr. Mehmet Güneş, YAZARLAR

BOĞAZLIYAN KAYMAKAMI

Millî Şehidimiz Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemâl Bey’i vefâtının 103. yıldönümünde rahmet, hürmet ve minnetle anıyor, günün anlamına binaen Gâlip Erdem Ağabeyimizin "Boğazlıyan Kaymakamı Kemâl Bey'in Azîz Hâtırâsına" başlıklı o muhteşem yazısını arz ediyorum: "BOĞAZLIYAN KAYMAKAMI KEMÂL BEY’İN AZÎZ HÂTIRÂSINA" “Tedirgin olmayın, çekingen durmayın, öyle hüzünlü bakmayın. Uzakta kalmayın; yakınıma gelin. Canınızı üzmeyin, saklamaya çalışıp yorulmayın. Hem telaşlanmayın da; hepsini biliyorum… Dünyadaki misafirliğim az sonra bitecek; ebediyetle tanışmaya gideceğim. Hayır! Hiç korkmuyorum… Nelerden mahrum kalacağım, kimlere uzak düşeceğim aklıma gelmiyor şimdi; nelere ve kimlere kavuşacağımı düşünüyorum. Son arzum mu? Var elbette, olmaz mı? Önce bir bayrak istiyorum. Çocuk...
ALMANYA HATIRALARI -12
Recep Küçükizsiz, YAZARLAR

ALMANYA HATIRALARI -12

MASUM BİR ÖLÜM Federasyonda kalan Türkmen başkan, Suat, Metin ve bendim. İlhan hocadan kaldığı söylenen biricik portatif yatağı Türkmen başkana vermiştik. Kimimiz camide halıların üstüne kıvrılıp yatıyor, kimimiz bir koltuğu yatak yapıyorduk. Bu garipliğimiz hepimizi üzüyordu. O sıralar bir işi için Frankfurt’a geldiğinde federasyona uğrayan Esslingen’den Necmi, bir yerde benim kurtarıcım oldu. Onunla beraber Stuttgart’a dönmeye karar verdim. Diğer arkadaşlar orada kaldılar. Ayrılırken Suat kulağıma “Cevat’a da söyle bir defter lazım” dedi. Kurultay 23 Mayıs’ta yapılmış ardından Almanya’nın kuzeyinden güneyine doğru inen bir takvimle okulların kapanış tarihlerine göre ayarlanmış işçi izinleri, yani yaz tatili başlamıştı. O sıralar Cevat yeni bir eve taşınmıştı. Ahmet izine gidec...
ALMANYA HATIRALARI -11
Recep Küçükizsiz, YAZARLAR

ALMANYA HATIRALARI -11

AVRUPA TÜRK FEDERASYON 15. KURULTAYI Sabah erkenden kurultay salonuna geldiğimizde çevre teşkilatlardan gelen onlarca arkadaşımızın gerekli hazırlıkları yapmak üzere orada bulunduklarını gördüm. Suat ile beraber salona girerken birçok görevli önceden kararlaştırılması gereken bazı hususları sormak üzere etrafımızı sardılar. Başbuğ ne tarafta oturacak, protokola kaç sıra sandalye dizilecek, Düsseldorf Ülkü Ocağı’nın kurultay için özel olarak hazırladığı pankartlar ve posterler nerelere asılacak, iç ve dış güvenlik nerelerde duracak gibi daha çok güvenlik ve salonun düzeni ile ilgili konularda Suat gerekeni söyledi. Tribünlerin yetmeyeceği düşünülerek salonun içi de sandalyelerle dolduruldu. Bir ara yanımıza gelen bir grup ülkücü sinirli bir şekilde kadınlara ayrılan bölümü beğenm...
ALMANYA HATIRLARI -10
Recep Küçükizsiz, YAZARLAR

ALMANYA HATIRLARI -10

HAYDİ KURULTAYA 1992 Kurultayı ülkücü hareketin üzerindeki kara bulutların dağılmaya başladığı, idamla yargılanan Başbuğumuzun ve ülkücülerin yeniden meclise girdiği bir dönemde yapıldı. Umutsuzlar, karamsarlar için yeni bir ışık, 'bu iş bitti' diyenler için ise mucize gibi bir şey gerçekleşmişti. Avrupa yeniden canlanıyor, ülkücüler diriliyordu. Kurultaydan bir gün önce Cevat ve birkaç arkadaşla Stuttgart’tan federasyona gittik. Suat beni yanında alıkoyarak diğerlerini özel görevle erkenden Düsseldorf’a yolladı. Federasyonda ortalık ana baba günü gibiydi. Konumu sebebiyle Almanya’nın güneyinden gelen herkes mecburen Frankfurt’tan geçiyor, geçerken de federasyona mutlaka uğruyordu. İnsanlar akın akın ve gruplar halinde geliyorlardı. Hayatımda ilk defa bu kadar çok utanan ve s...
HOŞ GELDİN YÂ ŞEHR-İ RAMAZAN – III
Dr. Mehmet Güneş, YAZARLAR

HOŞ GELDİN YÂ ŞEHR-İ RAMAZAN – III

HOŞ GELDİN YÂ ŞEHR-İ RAMAZAN - III Yâ Şehr-i Ramazan! Bizler, Senin gelmenle birlikte yeniden; sâlih kul olma şuurunu kıyam ettirme sevdâmızı düşleyecek, mânevî feyzinle âbâd olmaya başlayacak, rahmetinle mâsivâyı boşlayacak, nefsânî hevâ ve heveslerimizi dışlayacak,  beşerî “nâhoşluklarımızı” ve fiilî “sarhoşluklarımızı” bir nebze de olsa terk edip, ıslah-ı nefs istikâmetinde “hoşluğa” tebdîl etme amelini işleyecek olma mutluluğunu yaşayacağız ve sonra korkarım ki yeniden eski hâlimize döneceğiz… Sen bize; “bu hâlinle kal”, “hoşça kal” diye elvedâ edince; inşa’Allah yanılırım ama endişem odur ki, biz yine “hoşça kalmayacağız…” Yâ Şehr-i Ramazan! Sen dünyamızı terk edince, bizler yine nefsi ibrâ ve ihyâ işini kimselere bırakmayacak, dünyevî hayata dâir câzip parantezler açıp; ...
ALMANYA HATIRALARI -9
Recep Küçükizsiz, YAZARLAR

ALMANYA HATIRALARI -9

KURULTAYA HAZIRLIK Her yıl yaz tatili başlamadan, işçiler Türkiye’ye izine gitmeden önce federasyonun kurultayı yapılırmış. O yıl Düsseldorf- Oberbilk, Philipshalle’de yapılacağı kesinleşmiş olan büyük kurultay ile ilgili haberleri Frankfurt’a gittiğim zaman alıyordum. Anladığım kadarıyla yılbaşından önce Türkeş tarafından özel görevle Almanya’ya gönderilen Suat, yeni ve dinamik bir yönetim oluşturmak için dört bir tarafa koşturuyor, beraber çalışacağı arkadaşlar bulmaya ve onları “ikna etmeye” çalışıyordu. Öğrendiğime göre Avrupa’daki teşkilatların yönetimleri, devrin şartlarına göre oluşurmuş. Kimi zaman herkes yönetime girmek için bir biriyle kıran kırana yarışırken, kimi zaman da görev yapacak kimse bulunmazmış. İşte o sıralar federasyon dönüp kimsenin yüzüne bile bakmadığı ...
ALMANYA HATIRALARI -8
Recep Küçükizsiz, YAZARLAR

ALMANYA HATIRALARI -8

GURBETTE İLK RAMAZAN 1992 senesinin Ramazan’ında Stuttgart’taydım. O sıralar Kayserili Ahmet’in teşkilata yakın olan evinde kalıyordum. Zamanımın çoğunu teşkilatta geçirir, mümkün olduğu kadar gençlerle ilgilenerek onların fikren gelişmeleri için yardımcı olurdum. Teşkilatta, Ramazan boyunca her gün iftar yemeği verilmesi gibi çok güzel bir gelenek vardı. Hafta sonları birçok arkadaşımız iftar ile sahuru birleştirir, sabah namazını teşkilatın camisinde kıldıktan sonra evlerine giderlerdi. Teşkilatın camisinde Hüseyin isminde Kastamonulu bir hoca efendi görev yapıyordu. Samimi bir ülkücü, güzel hizmetler veren değerli bir insandı. Çorumlu Musa Abi gibi hizmete hevesli yaşlılardan bir de ekip kurmuş yüzlerce çocuğa Kur’an okumayı, namaz kılmayı öğretiyordu. Cuma günleri vaaz ve...
ALMANYA HATIRALARI -7
Recep Küçükizsiz, YAZARLAR

ALMANYA HATIRALARI -7

"ÜZEYİR VURULDU" Frankfurt’un şehir merkezinde bulunan federasyonun çevresinde bilhassa City Bazaar denilen yerde Türklere ait birçok işyeri vardı. Rüsselsheim taraflarında elebaşılığını Kürtçü ve komünistlerin yaptığı oldukça etkin bir çete, bir zamanlar bu bölgeye de dadanarak buradaki esnafları haraca bağlamış. Kumarhanelerden, meyhanelerden, barlardan haraç alan bu çete, işi iyice ileri götürüp tehditle ülkücü esnaflardan da para istemeye başlayınca, bu insanlar durumu federasyona bildirmişler. Oradaki yetkililer Frankfurt’taki ülkücü gençlere bu esnaflarla ilgilenmeleri ve yardımcı olmaları için talimat vermiş. Ülkücü gençler artık bölgede nöbet tutmaya başlamışlar. Hatta para istemeye gelen birkaç tahsilatçıyı da bir güzel döverek göndermişler. Fakat arka arkaya cereyan...
Ömer Ağdoğan

REEL POLİTİKA MI? İDEALİST POLİTİKA MI?

"Yıllardır Büyük Birlik Partisi'nde siyaset yapan, yapmaya çalışan bu insanların derdi nedir Allah aşkına?" diye bir soru geliverdi aklıma... Popülist siyasetin geçer akçe olduğu, siyasi başarının seçimlerde alınan oyların yüzdelik dilimleri ile kıyas edildiği, doğru sözün, dik dirişin, günü kurtarma politikalarına karşı duruşun, ekonomik ve siyasi manada tam bağımsız bir devlet olma arzularının beş para etmediği bu dönemde, ısrarla yüzde bir oy olmış olan bu partide ne buluyordu bu insanlar? Bu sorular kafama dün akşam üzeri internete düşen Büyük Birlik partisi Yüksek İstişare Kurulunun almış olduğu tavsiye kararını okuduktan sonra takılıverdi aklıma... "Ha hayır söyle, ya hayır işle" vecizesini kendine düstur edinenlerin cem olduğu Büyük Birlik Partisi'nde Genel Başkan m...
Ömer Ağdoğan

PKK’NIN DAĞDAN İNİŞİ…

Tarih: 20 Ekim 2009 Salı TCK’nin 221'inci maddesindeki 'Etkin Pişmanlık' kapsamında gerçekleşen teslimlerin devamının gelmesini bekliyoruz. Bu süreçte 'PKK dağdan iniyor' demek için henüz erkendir ve olayın bir şova dönüşmemesi gerekmektedir.  Kandil'den inen sekiz kişilik grup içinde 'Politik Eğitim'den geçmiş, hitabeti güçlü kişilere yer verilmiş ve bu kişiler ilk beyanatlarında “Onurlu bir barış ve demokratik siyasetin önünü açmak için yola koyulduk"  demek sureti ile ilk örgüt propagandasını yapmış oldular. İlerleyen süreçte görülecektir ki, teslim olan bu sekiz kişi Ankara'da DTP'yi ziyaret ederek benzer mesajlar vereceklerdir.  Dün Silopi’den “Barış(!) Grubu” olarak giren PKK’lılar “barış”a mı hizmet edecekler, yoksa “terör”e mi?  Buna benzer “Barış(!) Grupları” dah...
Ömer Ağdoğan

‘KÜRT AÇILIMI’ DEDİKLERİ?

Yayınlandığı Tarih: 1 Ağustos 2009 Cumartesi Bu ülkenin en önemli meselelerinden birisi kavramlar üzerinde yapılan ve kaosa dönüşen tartışmalardır. Bu tip tartışmaların biri de ülkemizin güneydoğusunda yıllardır süren kavganın adının konması olayıdır. Türkiye'nin, bu bölgedeki bin yıllık varlığı ve özellikle petrolün dünya ekonomisi içindeki büyük gücü sebebiyle, bugüne kadar bu bölge üzerinde iddiaları ve çıkarları olan birçok gücü rahatsız etmiştir ve bugün de rahatsız etmeye devam etmektedir. İşte bu rahatsızlıkların sonucunda bugüne kadar uğraştığımız derdin asıl adı ‘Terör Sorunu’dur. ‘Terör Sorunu’nu ‘Kürt Sorunu’ şeklinde sulandıranlar meselenin asıl yüzünü görmek istemeyen hainlerdir. Kürt analarının ve babalarının derdini dinleme zahmeti gösteren her vicdan görece...
Ömer Ağdoğan

REFERANDUM, MHP VE MHP’NİN REDDİ MİRASI

MHP’nin bugün her fırsatta eleştirdiği AKP, kendilerinin devri iktidarlarında ki başarısızlık ve beceriksizliklerinin sonucu ortaya çıkan zayıf karnelerinin bir ürünü değil midir? Son sekiz yılda iyice azan PKK terör örgütü ve yandaşlarının, azgınlık kaynağı hakkında idam cezası verildiği halde asılmayıp da beslenen İmralı’da ki Bebek Katili cani değil midir? Son günlerde artan terör olayları ve akabinde şehirlerden kaldırılan şehit cenazeleri, terör bitmiş iken dört yıl boyunca yan gelip yatan, bitirici darbeyi vurmak sureti ile bitmiş bir örgütün belini kırmakta acziyete düşen iktidar mensuplarının daha sonra mecliste terör örgütünün temsilcileri ile yan yana oturarak meclisin renklerini tamamlayanların vebali değil midir? Dün ve önceki gün İnegöl ve Hatay’da meydana gelen&nb...
ALMANYA HATIRALARI -6
Recep Küçükizsiz, YAZARLAR

ALMANYA HATIRALARI -6

GURBET ÖLÜMLERİ Adını 1978 yılında duymuştum. Gazeteler, o yılın Temmuz ayında Ankara’da öldürülen Hacettepe Üniversitesi öğretim görevlilerinden Doç. Dr. Bedrettin Cömert’in katilinin o olduğunu yazmışlardı. Şaka gibiydi bu haber. Okuyunca çok gülmüştüm. Demek her cinayete ülkücü katiller bulunması için oluşturulan Pol-Derli “özel timler” yine görev başında demiştim kendi kendime... Kahramanmaraş'ta ETKO'yu, İstanbul'da TİT'i, Ankara'dan TUŞKO'yu hep bu "Özel timler" icat etmişlerdi. Bakın niye güldüğümü yazayım, siz de gülün. Olay yeri yakınlarında bir gazetenin içinde ekmek kırıntıları bulunmuş. Olayı yapanların yediği sanılan bu ekmek, domates, biber, zeytin ve peynir artıklarını ele geçiren "özel tim" bunları incelenmiş ve neticede bunların bir bakkaldan alındığı anlamış. A...
ALMANYA HATIRALARI -5
Recep Küçükizsiz, YAZARLAR

ALMANYA HATIRALARI -5

BİZİM KAVGAMIZ O Cuma günü camide yine kavga çıkmış. Ocak başkanımız Hamza Abi yanıma geldi. Durumu anlattı. Her Cuma namazında başının ağrıdığını ve bu işlerin artık hayrının kalmadığını söyledi. Ona Süleyman beyle olan görüşmemizi anlattım. Camide Bosna için toplanan paraların hiç kimseye verilmeyeceğini mutlaka Türkmen başkana bildirileceğini söyledim. Çok sevindi ve “Tamam” diyerek gitti. Az sonra 2. başkan olan Tahsin Abi kızgınlıkla geldi. Sitem ederek “Bir karar alıyorsunuz bize niye bildirmiyorsunuz. Bizim imam Seyit Hoca Bosnalı birine ‘bugün toplanan parayı sana verelim’ demiş. Bir başkası para verilecek adamın yalancı olduğunu söylemiş. Yine kavga çıktı. Artık siz ne yaparsanız yapın, biz karışmıyoruz” deyip o da çıktı gitti. Cuma namazına biraz geçtim. Cemaatin en...