YORGUN DUYGULARIM

Çok Kıymetli Gönül Dostları

Yıllar yılı değişmeyen hüzün dolu duygularımızı dile getiren eski bir şiirimi, hayırlı dileklerim ve bâkî selâmlarımla birlikte gönderiyorum.

YORGUN DUYGULARIM

Tuna’da öksüzüm, Kudüs’te yetim,
Bitmeyen derdime ağıt yakarım.
Gurûb etmez vatandaki gurbetim,
Üzüntümü mısralara dökerim.

Yazda zemheriyi yaşayan benim,
Kırım’ın derdini taşıyan benim,
Keşmir sıcağında üşüyen benim,
Filistin’de dişlerimi sıkarım.

Her akşam, her sabah gökyüzü kanar,
Doğu Türkistan’da yüreğim yanar;
Urumçi’de yalnızlık var, zulüm var,
Dertlerimi gözyaşıyla yıkarım.

Îrak, ırak değil; çok yakın bize,
Bu hicrânı nasıl anlatsam size,
Haçlı, hançer vurur yüreğimize,
Suriye’de insanlıktan çıkarım.

İnim inim inler, Kerkük hasta mı?
Boynu bükük “Karanfil” im yasta mı?
“Ayrılık” türküsü dilde beste mi?
Efkârlanıp hudutlara bakarım.

Türkmeneli, bir cihâdın ahdında,
Yorgun duygularım hüzün tahtında;
Hüzün, Can Kerkük’ün kara bahtında,
Aras gibi dertli dertli akarım.

Yâd etsem mâziyi Bosna’ya varıp;
Kosova’da mahzûn, Üsküp’te garip,
Evlâd-ı Fâtihan yine mustarip,
Kadere kahredip, boyun bükerim.

İslâm âleminin bu hâli neden,
Başlar uşak, baştan ayrıdır beden,
Kral’a, Emir’e kimdir hükmeden?
Emir eri Emirlerden bıkarım.

Suud, Yahudi’den hesap sormuyor,
İran, Ermeni’yi düşman görmüyor,
Yunan’la Mısır dost, aklım ermiyor,
Bir âhın içinde bin ah çekerim.

Gence’de katliam, Gazze’de vahşet,
Kâfire destek var, Türk’e ihânet,
Bu mudur kardeşlik, bu mudur ümmet?
Ne diyeyim, hicâbımdan çökerim.

Kardeşlik aşkıyla silah çatılsa,
Kesretten vahdete menzil tutulsa,
Hayâller hakikat ufkunu bulsa,
Sabır tohumuna umut ekerim.

Hedefimiz, maksûdumuz bir olsa;
Allah için Tekbîrimiz gür olsa,
Yeniden gönlümüz “Gül” e yâr olsa,
Kızıl Elma fidanları dikerim.

İlimle îmanı yoldaş eylersek,
Kalemle kılıcı gardaş eylersek,
Çağı, adâletle çağdaş eylersek,
Mazlumların zincirini sökerim

GÜNEŞ’in ışığı gönle akınca,
Uzak, yakın olur; kalpten bakınca,
Fetih rüyâları yola çıkınca;
Karanlık geceye kandil yakarım.

Ay-Yıldız’ın ışığında gelişen,
İhlâs ile secdelerde buluşan,
Besmeleli sevdâlardan oluşan,
Hilâl şafağını iple çekerim…

Dr. Mehmet GÜNEŞ

1956 Afşin doğumlu olan Mehmet Güneş, Kahramanmaraş Lisesini bitirdikten sonra Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun olmuştur. Biyokimya doktorasını Erciyes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsünde yapmıştır. Mehmet Güneş, yaklaşık 30 yıldır Yozgat'ın Sorgun ilçesinde serbest hekim olarak çalışmakta olup evli ve dört çocuk babasıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir