ÜLKÜCÜLER UNUTULMASIN…
Son zamanlarda o derece savrulduk ki artık sosyal medyadaki birkaç kıytırık paylaşımın dışında bir birimizden haberimiz olmuyor. Düğünlerimiz buluşma vesilesi olmaktan çoktan çıkmıştı. Cenazelerimiz de artık “son vedalaşma törenleri” olmaktan çıkıyor. Bir gün it ölüsü gibi hangimizi nerede ne zaman nereye kimlerin gömeceği belli değil.
Nerede tutuklandı, ne kadar zamandır hapiste yatıyor bilmiyorum… Ama bana onun varlığını bildiren haberi dinlediğimde içimi sızladı, kahroldum.
Sizlere genç bir ülkücü gazeteciden bahsedeceğim. İsmi Mustafa Gökkılıç. Memleketi Kırıkkale. O da Silivri’de yatıyor. Mapushanede komünistine darbecisine cemaatçisine aldırmadan tek başına ülkücü marşlar söyleyen biri. Düne kadar her gün “Tanrı Türk’e yar olsun” diye hıçkırıyordu, şimdilerde “Çırpınırdı Karadeniz”i haykırıyor.
İçim sızladı dedim. Niye mi? Ülkücü Gazeteci Mustafa’nın suçu, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etmek”, “Devletin Gizli Kalması Gereken Bilgilerini Siyasal veya Askeri Casusluk Amacıyla Temin Etmek,”… miş.
Kabullenemediğim bir durum bu: Ülkücüleri öldürün, her birini sebepsiz yere bir köşede darağacına çekin ama bu suçlarla yargılamayın. Hiçbir ülkücü böyle bir suç işlemez. O suçları işleyenler ise asla Ülkücü değildir. Bizim Ülkücülüğümüz öyle bir inanmışlık halidir ki, milletimiz dinimiz vatanımız devletimiz uğrunda anadan babadan yardan, serden geçeriz.
Sahip çıkalım ülkücü gazeteci Mustafa Gökkılıç’a, bigünah yere zindanlarda çürüyen Aydın Ülkü Ocakları başkanımız Süleyman Aslan’a, siyasi oyunlara kurban edilmek istenen 75 yaşındaki Başbuğun askeri Enver Altaylı’ya… Onlar ülkücüdür unutulmasın… Unutmak tükenmektir.
Recep Küçükizsiz
21.10.2020