GENEL MERKEZ İLE DÜNYA GÖRÜŞÜ FARKIMIZ VAR

Olağanüstü Kurultay için imza toplayan muhalif kanatta yer alan Namık Kemal Zeybek, MHP’de olanları anlattı. Milliyetçi Hareket Partisi´nde kurultay çağrısını delegelerin başlattığını ifade eden Zeybek şunları söyledi:

“Bence iyi ettiler. Gündeme getirdikleri yaklaşım son derece yerinde. Neden derseniz; arkadaşlarımız yazdıkları metinde diyorlar ki, ’Tüzükte bazı değişiklikler yapmak lazım ve tüzüğü daha demokratik ve Ülkücü iradeyi yansıtacak hale getirmek lazım’.

Bunun dışında Türkiye’nin karşı karşıya olduğu meselelerle ilgili olarak parti görüşünün belirlenmesi lazım. Belirleme işini de Kurultay yapmalıdır ve bu da doğrudur. Türkiye’de bugün bizim demokrasimizin bir problemi var ve gittikçe hastalık ağırlaşıyor.

Herhangi bir şekilde bir siyasi partinin yönetimini elde etmiş olan insanlar daha sonra kendilerinin her konuda tam yetkili olduklarını, partinin temelini oluşturan fikriyatın, temel kavramların, partinin milletvekillerinin kimin olması gerektiğinin kendileri tarafından verilmesi gerektiğine inanıyorlar ve sonunda iş bir Genel Başkanlık sistemine doğru gidiyor. Gitti de. Türkiye’de bugün bir genel başkanlık sistemi var. Genel başkan olan insan, ’Artık her şeye ben yetkiliyim. Elime kalemi alırım kimin aday olması gerektiğine ben karar veririm’ diye düşünüyor. Şu anda durum bu.”

MHP’nin tüzüğünde Siyasi Partiler Kanunu’na uygun olmayıp değişmesi gereken maddelerin olduğunu söyleyen Zeybek, Türkiye’nin bugünlerde, bu yıllarda gündemine girmiş çok önemli konuların olduğunu, bunların bazılarının küçük bir soru işaretinden dev gibi bir soru işaretine geldiğini kaydetti. Zeybek şöyle devam etti:

“Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne giriş süreci adı altında devletimizin tasfiye edilmesi planlarına karşı MHP’nin ne söylemesi gerekir. Bu konuda nasıl bir tutum ortaya koyması gerekir. Bu ağır sorumluluğu ne Genel Başkan, ne Başkanlık Divanı, hatta ne de MYK üzerine alamaz. Ne yapılmalı? Bir Milliyetçiler Kurultayı toplanmalı ve bu iş çözülmelidir. Ama milliyetçilerin siyasi oluşumu MHP’dir ve dolayısıyla MHP’nin Kurultayı toplanmalı, bu konuda bir karar vermelidir.

Verilen bu kararı da MYK, Başkanlık Divanı ve Genel Başkan uygulamalıdır. Yoksa Genel Başkan bir söylem geliştirecek, sonra dev gibi tarihin derinliklerinden süzülüp gelen bir hareket ve insanlık tarihinin en büyük milleti olan Türk milletinin milliyetçiliğini yapmak durumunda olan bir hareket bu karara uyacak. Böyle şey olmaz.”

Türk milliyetçisinin, Avrupa Birliği’ne giriş yanlısı olmasının mümkün olmadığını da belirten Namık Kemal Zeybek, “MHP’lilerin biz Avrupa Birliği’ne girişe karşıyız” görüşünü net bir şekilde ortaya koyduktan sonra neden karşı olduğunu, bunun karşılığında hangi çözümü getirmek istediğinin de Kurultay tarafından belirlenmesi gerektiğini vurguladı. Zeybek, AB konusunda da şunları söyledi:

“Halkımızın en az yüzde 82’si Türkiye’nin AB üyeliği sürecine karşı. Yine benim kanaatime göre Ülkücüler yüzde 99 değil, binde 999 oranında bu işe karşı. ’Onurlu giriş’ diye ifade eden Genel Merkezimizin yöneticilerinin de aslında Türkiye’nin herhangi bir şekilde Avrupa Birliği’ne girmesi diye bir şeyin söz konusu olmadığını bildiklerini biliyorum.

Peki niye böyle bir söylem geliştirildi? Ben bu söylemi de tehlikeli ve zararlı buluyorum. Bu milli direnişi kıracak bir söylem. Ortada bir hal var. Türkiye’nin bütün düşmanları, içerideki ve dışarıdaki düşmanlar Türkiye’yi Avrupa Birliği’ne giriş süreci adlı bir oyunla teslim almaya çalışıyorlar. Herkes buradan yararlanıyor. Dolayısıyla MHP, AB üyeliğine berrak ve hiçbir tevile kaçmadan açık ve net olarak karşı çıkmalıdır. Kurultay’dan da bu kararın çıkacağını düşünüyorum.

Demek ki burada bugünkü Genel Merkezimizin yönetimi ile Ülkücüler arasında bir içtihat farkı vardır. Ben içtihat farkı dedim alınanlar olmuş. Aslında yumuşattım bu sözü. Bana delegelerden gelenler dediler ki çok yumuşak söylemişsin. İçtihat farkı değil, bu dünya görüşü farkı haline geliyor neredeyse.

Onurlu bile olsa Avrupa Birliği’ne giriş nasıl bir Türk Milliyetçisi tarafından kabul edilebilir. Böyle bir şey olamaz ki. Dolayısıyla bir görüş farkımız vardır, ama bu görüş farkı benimle Genel Merkez arasında değil. Bizim gibilerle, tabanla, bütün Ülkücüler ile Genel Merkez arasındadır.”

“Dünyadaki globalizm saldırılarından Türkiye büyük zarar gördü” diyen Zeybek, “Türkiye İMF politikalarıyla çökertiliyor. Türkiye borçlanmaya dayalı modele zorlanıyor ve bütün bütçelerimiz bir dönemdir sadece borçların faizlerini ve ana parayı ödeme esasına göre yapılıyor. Türkiye’nin sosyal dokusu bozuluyor. Toplam üretim adil paylaşılmıyor. Büyük sermaye gittikçe büyüyor ve büyüdükçe milli olmaktan çıkıyor.

Buna mukabil bu milleti oluşturan temel kitleler esnaf, köylü, memur ve işçiler, onların emeklileri, KOBİ’ler, milli endüstri, milletimizin oluşturduğu büyük endüstri kurumlarının tamamı feda ediliyor. Bir başka konu, tarım kesimini ayakta tutacak desteğin sağlanması lazım. Bu desteğin sağlanması hem tarım üreticilerimizin yaşamasını sağlayacak, hem de onların köylerinde yaşamasını sağlayacak. Bu olmayınca Türkiye büyük sıkıntılara doğru gidiyor. Köylerin boşalması ve köylerden akan insanların şehirleri doldurması, ama şehirlerde de iş bulamaması sonucunda hadiseler başlıyor. Ama İMF bunlara aldırmıyor. MHP’nin bir görüş söylemesi lazım. İktidardayken ’Koalisyondaydık iş yapamıyoruz’ dedik ve İMF politikalarına teslim olduk, halk da bize gereken karşılığı verdi.

Peki muhalefetteyiz ve kimseyle de koalisyonda değiliz. Bu konuda görüşümüz ne? Bunun netleşmesi lazım. Yani global kapitalizme karşı biz ne söylüyoruz? Bu çok açık ve berrak söylenmeli. Korkmadan söylenmeli. Çünkü bu işte en büyük tehlike, korkarak düşündüklerini gizlemektir. Görüşlerinizi paylaşarak, geniş kitlelerin berrak görüşe ulaşarak sizin yanınızda yer almasını sağlamazsanız işte o zaman korkun” diye konuştu.

(Yayın.261 – 2005-06-19 15:03:17)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir