Yahya Kemal’in çok sevdiğim “Mehlika Sultan” şiiri ile Atsız’ın “Davetiye”si arasında nedense benzer bir teatral ruh hali hissederim. İkisi de aynı sahnenin farklı açılardan çekilmiş fotoğrafı gibidir. Hayat ve tecrübeler, kelimelerin bilinen anlamlarına farklı bir vurgu katabilir, onların o en bilinen anlamlarına herkesin aşina olmadığı değişik anlamlar yükleyebilir. Önce Mehlika Sultan’a bakalım:
Mehlika Sultan’a aşık yedi genç
Gece şehrin kapısından çıktı.
Mehlika Sultan’a aşık yedi genç
Kara sevdalı birer aşıktı.
Bir hayalet gibi dünya güzeli
Girdiğinden beri rü’yalarına;
Hepsi meşhur, o muamma güzeli
Gittiler görmeye Kaf dağlarına.
Bu emel gurbetinin yoktur ucu;
Daima yollar uzar, kalp üzülür:
Ömrü oldukça yürür her yolcu,
Varmadan menzile bir yerde ölür.
….
Atsız, ise Davetiye’de şöyle seslenir:
Ülkü denen nazlı gelin erde şan ister!
Büyük devlet kurmak için büyük kan ister.
Damarında var mı senin böyle bol kanın?
Türk’ün kanı bir eşidir lavlı volkanın!
Birbirinden farklı zamanda söylenmiş olsa da her iki şiirin çizdiği muhteşem inanmışlık ve adanmışlık portresi, bir bütünlük oluşturmaktadır. Nedenini, niçinini fazla kurcalamadan bu şiirleri okuyarak keyfine varmak gerek.