Kur’an-ı Kerim’in inen ilk ayeti “ikra>OKU” dur. Mevlana ise Mesnevi’sine “bişnev>DİNLE” diyerek başlar. Keza müziğin, gökyüzünün dönüşünün sesi olduğunu söyleyen Mevlana, güzel ses ve saz için âşıkların gıdasıdır, der. Ben de mübarek Ramazan’da ruhumun gıdası için AKM’de verilen güzel bir konsere gittim.
Orkestra için yazdığı bir dans rapsodisi olan “Köçekçe”si ile bütün dünyanın tanıdığı, Çağdaş Türk Müziği’nin öncü bestecilerinden Ulvi Cemal Erkin’in eserlerini dinledim. Ulvi Cemal’in, ülkemizde çok sesli müziğin sevilmesi ve yaygınlaşmasında büyük payı vardır. Çünkü zengin Halk Müziği kaynaklarımızı kullanarak yaptığı bestelerinde akılda kalan ve kolayca benimsenen halk ezgilerini seçmiştir. Bu sebeple onun eserlerinde Anadolu’nun kokusu ve rengi kadar Türklüğün gür sesi de duyulur.
Konserin ilk bölümünde Ulvi Cemal’in ses ve piyano için bestelediği altı türkü vardı. “Divan, Hanife, Maya, Çamdan Sakız Akıyor, Ayın On Dördü, Türkmeni”yi piyano eşliğinde seslendiren bas Zafer Erdaş, bilhassa meşhur Elbistan türküsü “Çamdan Sakız Akıyor” da çok iyiydi.
Konserin ikinci bölümünde Oda Müziği kategorisindeki Ulvi Cemal’in Yaylı Çalgılar Dörtlüsü için bestelenmiş olduğu dört parçadan oluşan eseri, iki keman, bir viyola ve çello ile icra edildi. Sanatçılar, özünde Horon havası işlenmiş olan son bölümde adeta kendilerinden geçtiler. Tabii ki, biz de…
Büyük şairimiz:
“Anladım işi, sanat Allah’ı aramakmış;
Marifet bu, gerisi yalnız çelik-çomakmış…” diyor.
Ramazan ayı boyunca herkese bol sanatlı günler dilerim.