KORKUYORUM BAŞBUĞUM…

Sana yazıyorum… Belki, 4 Nisan’larda kabrindeki çiçekleri hiç sulamadım. Belki, katıldığım televizyon programlarında hayranlarım azalır diye ismini zikretmekten  korkup “rahmetli bir büyüğüm” diye de anmadım seni ama yine de sana yazıyorum. Sana seslenmek haddim değil biliyorum. Bu cüreti şu geçen altı yıldan sonra senin tavrını taviz vermeden sürdürme gayretinde  kalan bir avuç sevdalından birisi olmamdan alıyorum.

Senin sözlerine biz “o, söylediyse doğrudur “ dediğimizde “nihayetinde o da bir insan” diyenler şimdi vahiy gibi dinliyorlar gelen emirleri. Birilerinin isminin başına “hazreti” sıfatı ha geldi ha gelecek. Koltuklara zamk sürüldü senden sonra; oturan yapışıp kalıyor. Teşkilattan çıkmayanlarla teşkilata giremeyenler yer değişti.

Malumundur, senden sonra meclise girdik, hükümet ortağı olduk, gerçi “sen yaşasaymışsın bunlar olmazmış”, öyle dediler böyükler. Kısmen haklılar aslında; bunların yaptıklarının çoğu sen yaşasaydın olmazdı. Rahşan’ın ağzı açılmazdı, adadaki o it bizim paralarımızla  beslenmezdi, teröristlere af çıkmazdı, şehit anaları kapılarımıza siyah çelenk bırakmazdı. Ramazan ayında Küba da puro içilmezdi. Oylarımız Yozgat’ta azalıp Diyarbakır’da artmazdı. Sen yaşasaydın Türk kurultaylarında soydaşlarımızla kucaklaşmaya devam ederdik de, işçi partisiyle birlikte miting yapmanın nasıl bir şey olduğunu göremezdik. Velhasıl senden sonra yaşadıklarımızın hemen hepsi sen sağ olsan mümkün olmazdı. Hatta sen istikrar adına Çinliye madalya da vermezdin. Doğru ya, senin Ecevit’ten öğrenecek hiçbir şeyin yoktu

Sağlığında ağabey dediğimiz büyüklerin çoğu küçüldü, küçüklerse hâlâ küçük. Senden sonra yetişenler dokuz ışık sorulduğunda altı oku sayıyor. ”Ben o bildiğin ülkücülerden değilim” diye bir deyim türedi. Artık ülkücüler bilinenler ve bilinmeyenler diye ayrılmakta. Kemiyet arttı, keyfiyetse her geçen gün kan kaybetmekte. Altı yıl içinde buraya yazılacak müspet bir gelişme olmadı; olduysa da menfiler sildi süpürdü dimağımızdan, hatırlamıyorum…

Velhasıl korkuyorum Başbuğum;

Senin göreve getirdiklerin, onure ettiklerin, evladım diyip yanından ayırmadıkların hain şimdilerde. Duyunca “olmaz öyle şey” dediğimiz o kadar çok şey gerçek oldu ki; bunlar yakında “seni de hain ilan ederler” diye korkuyorum Başbuğum…

S. Selim Tüylüoğlu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir