NİÇİN ÖLDÜLER ?

NİÇİN ÖLDÜLER ?

Tabiri caiz ise „sıradan insan“ hüviyetinden kurtulamamış, şöyle veya böyle yaşamaktan başka bir gayesinin varolabileceğini düşünemeyen kimseler için bir şey demek zaten mümkün değil. Fakat kendilerine dava adamlığı sıfatını uygun gören bazı kimselerin de zaman zaman yönelttikleri bir soru, bizi bu konuda bir şeylerin söylenmesi gerektiği düşüncesine sevketti. Bir çoğunu yakınen tanıdığımız bu insanların bahse konu olan sorusu şu mealde: „Bu kadar insan, bu kadar genç hayatını kaybetti de ne oldu? Niçin öldüler? Ölümleri ne fayda sağladı ki?”

Yılgınlıktan mı? Yorgunluktan mı? Yoksa tükenmişlikten mi..? Nedendir bilinmez ama camiamız içerisinde de zaman zaman bazı arkadaşlarımızdan bu soruyu duyuyoruz. Öncelikle „Niçin öldüler?“ sorusunu kısaca cevaplamak, ardından da «Ne oldu?» ve «Ne fayda sağladı?» sorularına gelmek istiyorum.

Evvela soruyu biraz değiştirelim. «Bu kadar arkadaşımız niçin şehit oldu?» diye soralım. Kur”an-ı Kerim, Tevbe suresi 111. ayetinde Allahü Teala buyuruyor ki, “Şüphesiz Allah, yolunda savaşıp, öldüren ve öldürülen mü’minlerin canlarını ve mallarını cennete karşılık satın almıştır.“

Nerede, ne zaman ve nasıl biteceği belli olmayan bir hayata karşılık bundan daha karlı bir alış-veriş olabilir mi? Ebedi azaplarına vesile olacak küçük mutluluklara karşılık ruhlarını şeytana satan insanlarla dolu dünyamızda, yüce yaratanın yoluna canını verecek insanların da olması kadar tabii ne olabilir ki? Şöyle diyor şair:

Ülkü denen nazlı gelin, erde şan ister,
Büyük devlet kurmak için, büyük kan ister.

Belki bu sözümüze gülümseyerek, „Hala oralarda mısın be kardeşim?“ diyen alçaklar çıkacaktır. Cevap veriyorum: Evet hala oralardayım. Çünkü, damarlarımda böyle büyük bir milletin kanı ve kalbimde Allah nizamını hakim kılmak uğruna ölebilecek kadar büyük bir imanım var. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Dün, Allah (c.c.) yolunda göz kırpmadan ölüme koşan iman erleri, aynı mukaddes gaye için zindanlarda da ölümü bile aratan sıkıntılara göğüs gerdiler. Hiç şüphe edilmesin ki, dün ve bugün de var olan bu iman erleri, yarın da ebediyyen de var olacaklardır. İnanıyor ve ümit ediyoruz ki, „Neden ve Niçin“ sorularını soran gafillerin de kurtuluşlarına onlar vesile olacaklardır.

Şimdi gelelim «Öldüler de ne oldu?» sorusunun cevabına. Böyle bir soruya üç ayrı kategoride cevap vermek gerekir. Birinci kategoride yer alan «hakim zihniyet» yanlılarına cevabımız şöyledir: Onlar Allah (C.C.) yolunda savaşıp öldüler ve öldürüldüler. Siz ise o kan gölünün üzerine dünyalığınızı bina ettiniz. Üstüne üstlük bir de mazlum kanı akıttınız, zulmettiniz. Her karanlık gecenin nurlu bir şafağı vardır. Unutmayın!… O nurlu şafak sizin sonunuz olacak. Hesap vermekten kurtulamayacaksınız.

İkinci kategoriye aldıklarımız ise; dün «Vatan, Millet, Sakarya!..» nutukları atıp itibar sağlayarak, bugün köşeyi dönmek maksadıyla katlimize cevaz verenlerin kapılarında kemik yalayan nankörlerdir. Diyoruz ki, sizler de o aziz şehitlerin kanlarına ekmek doğrayarak karın doyuranlardansınız. Onların can siperane mücadelelerinden sağladığınız itibarı satarak geçiniyorsunuz. Bakalım sermayeniz tükenince neyinizi satacaksınız?

Şimdi de asıl önem verdiğimiz ve yazımıza konu olan soruları kendilerinden duymaktan üzüntü duyduğumuz kesime cevap verelim. iman ve insaf sahibi olduklarına inandığımız bu insanlardan böyle bir soruyu duymak bizleri hayrete düşürmektedir. ılk iki kategoride ele aldığımız kimselerin izah edecekleri bir şeyleri kalmamıştır. Onlar sadece ve sadece yaptıklarının hesabını vereceklerdir. Fakat sizler bazı şeylerin izahını yapmak zorundasınız. Yoksa Allah indinde vebal altında kalırsınız. Eğer iman sahibi iseniz, Allah kelamına da tevilsiz iman etmek zorundasınız. İslam dışında bir hayat nizamına rıza göstermenin hükümleri ayet-i kerimelerle sabittir. Eğer iman sahibi iseniz, «Niçin öldüler?» sorusunun cevabını Kur”an-i Kerim de bulabilirsiniz. Biraz insaf sahibi olan, «Ne oldu, ölmeleri ne fayda sağladı?» sorularına cevabı kendinde bulacaktır. Eğer hala; günde beş vakit ezan sesleri semaya yükseliyorsa Allah şükredip o aziz sehitlere rahmet okumak gerekir. Eğer hala kahpe düzenin okullarından pırıl pırıl iman abideleri yetişiyorsa bu, o aziz şehitlerin ektikleri tohumlardandır. Eğer hala bu mübarek milletin üzerine çöken karanlığı nurlarıyla aydınlatma yoluna baş koyan kurtuluş nesli, her türlü zulme rağmen çığ gibi büyüyorsa bu mücadele hak, zafer de yakın demektir.

Allah yolunda şehit düşenler ve çile çekenler! Ne mutlu sizlere ki, vazifenizi eksiksiz yerine getirdiniz ve getiriyorsunuz. Mükafatınız mı?

Göğüsündeki imanla alınmaz kalesin sen!
Artık ne saadettir bu imanla ölürsen
Mükafatını bizzat Rabbim verecektir,
Lütfeyleyerek didarını gösterecektir.

Cenabı Allah’dan aziz şehitlerimize rahmet, onlardan geri kalmanın burukluğunu duyan bütün Ülkü erlerine sabır ve metanet diliyorum.

Zihni Açba

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir