Yazar: yusufiye

TÜRK MİLLİYETÇİLERİNİN HEDEFLERİ
Eski Sitemizden

TÜRK MİLLİYETÇİLERİNİN HEDEFLERİ

Türk milliyetçilerinin yakın hedefleri, Türk milletinin güçlü olması temin etmek, milletimizi oluşturan ortak değerleri korumak ve bu ortak değerlerdeki eksiklikleri gidermeye çalışmaktır. Uzak hedefleri ise Nizam-ı Alem ve ılay-i Kelimetullah’tır. Milliyetçiliğimizin sınırı milletimizin tabii hudutları ve milletimizin menfaatleridir. Bir hareketin yöneldiği hedef millet değil de başka bir şeyse; o hedefin içinde milli menfaatler ve milletin bekası bulunsa bile o harekete Milliyetçi Hareket denilemez.. Nihai hedefe varış metodunu milli devletten hareketle formüle eden organizasyonun adı „Ülkücü Hareket“tir.  Ülkücü hareketin hedefleri: Türkiye, Türk Toplulukları, İslam Toplulukları olmak üzere 3 aşamalıdır. Hedefin son safhasını uygulamaya koyabilmek kudreti de hedefin ilk aşaması...
ÜLKÜCÜ OLMANIN FARKI…
Eski Sitemizden

ÜLKÜCÜ OLMANIN FARKI…

Ülkücü, mensup olduğu Türk Milletine sevgiyle bağlı olan ve onun mutluğu için azimle çalışan idealist bir insan olmak zorundadır! Ülkücü kelimesinin „cü“ eki, onu diğer insanlardan ayrı kılar. Çünkü bu küçük ek o insanın Türk milliyetçiliği doktrinini, milletin mutluluğu için hayata geçireceğini ve milleti için her türlü federkarlığı yapacağını gösterir. Her Ülkücü mensup olduğu davanın sorumluluğunun farkındadır ve tavırlarına ona göre yön verir. Peki, milletini sevmek  ve onun mutluğunu istemek sadece Ülkücülere mi mahsustur? Hayır; ama Ülkücüler hassasiyetleri diğerlerden farklıdır: Ülkücüler zaman ve mekan gözetmeden, sıfatları ne olursa olsun, tereddüt etmeden mücadele ederlerken, diğerleri o „sevgiyi“ gönlüllerinde hapsederler. Oysa Türk milletini bugunkü ezilmişlikten ku...
SENİ VE HAKKINDA KARAR VERENLERİ UNUTMADIK !..
Eski Sitemizden

SENİ VE HAKKINDA KARAR VERENLERİ UNUTMADIK !..

13 Ağustos 1982, Ali Bülent Orkan''ı sabah ezanıyla Mamak zindanlarından sehpaya yolcu ettiğimiz, yiğit gönüldaşımızın şehadet şerbetini içtiği unutulmayan bir gündür. Allah yolunda, sehpada can veren bu yiğit gardaşımız, bu yolda ne ilk ne de sonuncudur. Bu kervana katılmak için ben de gönül diliyle her zaman Mevla'ya yalvarıyorum. „Yarabbi, bana da Ali Bülent Orkan’ınki gibi şerefli bir ölüm nasip eyle...“ 12 Eylül öncesinde zalimlerin, mürtedlerin, münafıkların, ateistlerin, komünistlerin günümüz Ebu Cehil’lerinin, Ebu Leheb’lerinin karşısında, sanki bir Hz. Hamza, bir Hz. Ömer gibiydin. Onların korkulu rüyalarıydın. Kim ne derse desin, kim ne söylerse söylesin. Eksikliğinle, fazlanla, eğrinle, doğrunla, Türk-İslam'a hizmetin ve o yolda sehpalarda can verişin seni bizlere unutturmuy...
ÜLKÜCÜ GENÇLİĞE SESLENİŞ..!
Eski Sitemizden

ÜLKÜCÜ GENÇLİĞE SESLENİŞ..!

Kalkın ey yurdumun yiğitleri, doğrulun ey balalarım... Başınızda zafer takları parıldasın, ağızları haram kokan asilerin suratlarında Hakk tokadınız patlasın. Damarlarınızda çağıl çağıl akan kanın coşkusunu hissedin! Bir kez şöyle, bütün hücrelerinizi titretircesine „ALLAH“ diye haykırın. Sonra, eliniz kalem tutsun... mavzer kavrasın, zafer naralarınız coşkun ırmakların uğultuları gibi dağları sarsın... „Kopmaz" denilen kayaları yerlerinden sökün, aşağılara sürüklerken de birbirlerine öyle çarptırın ki param parça olsunlar! Gelip geçeceğiniz yollara çakıllar gibi dökülsünler! Allah rızasını kazanmak amacıyla attığımız adımlar altında zavallılık içinde inleyip dursunlar. Sizler ey, emperyalizmin yerli işbirlikçiler, Türklük düşmanları,  Karanlıkların hasta ruhlu uşakları... ı...
SATTILAR AĞAM BİZİ SATTILAR…
Eski Sitemizden

SATTILAR AĞAM BİZİ SATTILAR…

Meşhur bir atasözümüz vardır: „Dağ dağa kavuşmaz ama insan insana kavuşur.“ ... Ben de geçen gün, Fahrettin Demirağ ile karşılaştım. Bu ismi, MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası sanıkları iyi tanır. Tabii ki, bu sanıkların yakınları da... Mustafa Mit ile birlikte İzmir Caddesi’ne doğru çıkarken, Mahir Damatlar’ın sesini duyduk ve durduk. Yanında bir askeri hakimle bize doğru geliyordu. Yakınımıza gelince, askeri hakimin bizim davanın iddianamesini ve mütalaasını hazırlayan Askeri Savcı Fahrettin Demirağ olduğunu gördüm. Ne günlerimiz geçmişti Demirağ ile... Tutuklandığımda, “ek ifade" için önüne çıktığım zaman neredeyse „Niye mahkemede savcılık ifadesini değiştirdin?“ diye beni makamında dövecekti. Bir de mahkemede nahoş bir hadise olmuştu. Ben, mahkeme heyetine savcılık raporu ile iddiana...
ÜLKÜCÜLERE ÖĞÜTLER
Eski Sitemizden

ÜLKÜCÜLERE ÖĞÜTLER

ÜLKÜCÜLERE ÖĞÜTLER Ülkücüler, artık netice vermeyen bir takım kısır çekişmeleri bir kenara bırakıp, asli hedefimize yönelmelidirler. Esas hedefimiz, aziz milletimizi layık olduğu şerefli mevkiye taşımaktır. Bilinsin ki, bu hedefe ermek için sarf edeceğimiz gayretlerin karşılığı, sadece Allah’ın rızasını kazanmaktır. Zafere ulaşırız veya ulaşmayız; bu Hakk’ın bileceği bir husustur. Bize düşen, mücadele etmektir. Zira; Allah, bize zaferi değil mücadeleyi emretmiştir. Şimdi, bu mücadelede bir Ülkücünün kendine düstur edinmesi gereken esasları sıralayalım: Allah'a Kulluk Şuuru: Ülkücü Hareketin saflarında, hele hele teşkilat kademelerinde yer alan herkes; Allah''a kulluk vecibelerini eksiksiz yerine getirmeye, tavizsiz-tevilsiz, ihlaslı bir müslüman olmaya azami derecede gayret s...
SEN NEYİN PEŞİNDESİN?
Bahattin Karagöz, Ülkücü Şairler

SEN NEYİN PEŞİNDESİN?

SEN NEYİN PEŞİNDESİN? Bilenler bilir amma, bilmeyen oldu sanırSanki pehlivanlıkta cihan güreşindesin!Dünyalık yığmak derdin, izleyenler usanırKurtla tilkiye düşen payın üleşindesin!Bu, aslanlık hal değil, sen neyin peşindesin? Denizler şöyle dursun, dağdan yürüt gemini,Saraylar, köprülerle ol milletin emini.Adam olan yutamaz haramın dirheminiYakın mazluma soğuk, elin kalleşindesinTutunduğun dal değil, sen neyin peşindesin? Varsın yarışadursun eskilerle yeniler;Madeniler, kağıtlar… Yağmalasın deniler!Kim demiş ki bizde de gariban var, iniler;Çat kapı seferlerle üçünde, beşindesin!Uzattığın el değil, sen neyin peşindesin? İşimiz, sarmaktan çok, yaraları kaşımak;Geçmişin kavgasını günümüze taşımak!Yüz ve alın neyime, sakalım ak, başım ak!Diyerek, hem paranın, hem kulun keşind...
BAŞBUĞUN YETİMLERİ
Şah Ali Yaşar, Ülkücü Şairler

BAŞBUĞUN YETİMLERİ

BAŞBUĞUN YETİMLERİ Dünya gibi kendi eksenimizde dönüyoruz. Hedefsiz bir milletin fertleri olarak ancak kendimizi kandırıyoruz. Yüksek ideallerle dolu ruhun boşluğu fenadır. Hep anlık yaşıyor ve mecazîlerle uğraşıyoruz. Dün, dünyalara nizam verecek sevdalarımız var iken, bugün nefsin ve benliğin pençesinde adeta kıvranıyoruz. Belki yaşımız ilerledi, belki samimiyetimiz geriledi, akan zamana karşı direnemiyoruz. Sanki yâd ellerde bir başımıza kaldık. Doğrusu; ne ülke bize yakın, ne biz ülküye!.. Hoyrat ellerce örselendi duygularımız!.. Beklerken sökecek ala şafağı, yayan yapıldak yürürken Turan’a doğru, azgın eşkıyalarca kesildi yollarımız!.. Ruhumuzdaki acılar minber olmuş, bağdaş kurup oturuyoruz üzerinde!.. Aydınlık düşlerimiz nasıl dağıtacak karanlığı? Yolunu gözlediğimiz y...
MEVSİMLER / EMİNE AKGÜL
Emine Akgül, Ülkücü Şairler

MEVSİMLER / EMİNE AKGÜL

MEVSİMLER Her kara kışın sonundaAralanır bir perdeGüneş ısıtır doğayı yeni bir diriliş başlarKarlar erir yavaş yavaşYağmur yağar nazlı nazlıAğaçlar tomurcuklanırKır çiçekleri açarMuhteşem bir güzellikHuzur yayılır doğayaUyanan tabiat sil baştan canlanırAllah'ın emriyleİnsanoğlu doğum ile başlar uyanışBir bahardır bu dönemSerpilir büyür güzelleşirÖnemli kararlar alırYön verir hayatınaYaz mevsimi yüklenir sırtına büyük sorumlulukYazın sıcağı kavursa da tüm evreniİnsanoğlu yanar için içinartar sorumluluklarıSonbaharda ezilir boynu bükülürDermanı kalmaz İnsanoğlununKış mevsimine girince insan oğluHastalıklar sarar tüm bedeniniAllah'ım elden ayaktan düşürmesin diyeAçar iki avcunu kaldırır semayaYalvarır yüce Allah'aSadece manevi destek ister sevdiklerindenGüzel anılar yaşamak biriktirme...
YUSUFİYELER VE YUSUFİYELİLER…
Eski Sitemizden

YUSUFİYELER VE YUSUFİYELİLER…

Eskişehir hapishanesinde onları gördüm. Yusufiye öğrencilerini, inanç ve zeka abidesi EfendiBarutçu’yu... Akıncılar çağından fırlayıp gelmiş bir bahadırı andıran Metin Kaplan’ı... Türklüğün bütün yükünü omzunda taşıyormuşcasına sorumluluk ve bağlılık timsali, Mehmet Kutucu’yu... Kartal bakışlı Davut Haskırış’ı... Işık yüzlü Serdar Turan’ı... Olgunluk ve kararlılık yüklü tavırları ile genç birer aslanı andıran İbrahim Yazıcı’yı... Mahkum değil sanki hakim, zindanda değil de bir yurtta veya bir medresede veya dergahta bulundukları hissini veren davranışlar içerisindeydiler. Komünist tertip ve iftiraların mazlumları, Eskişehir zindanlarını gerçek bir eğitim merkezi haline getirmişler. Disiplinli bir hayat sürüyorlar. Düzenli şekilde kitap okuyorlar. Her biri belli mevzularda ihtisasla...
GENÇ ÜLKÜCÜYE MESAJLAR…
Eski Sitemizden

GENÇ ÜLKÜCÜYE MESAJLAR…

Toplum yapımızda tanzimatla birlikte başlayan etnik, kültürel ve ahlaki çözülme son yıllarda hızını artırarak devam etmektedir. Sanayileşme sürecindeki Türkiye''de toplumun dinamikleri dejenerasyona uğramaktadır. Uzun yıllardan beri batının etki ve gücü karşısında bocalayan idareciler bu gidişata bir türlü son verememektedirler... Çünkü çözüm olarak seçtikleri ideolojiler bizatihi bu karanlık gidişin baş sorumlusudur. Ülkemizde oluşan her türlü kaosun sistemden kaynaklandığını ve sistemin içinde bu meselelere çözüm bulmanın imkansızlığını artık hepimiz yaşayarak görmüş bulunuyoruz. Özellikle genç nesillerimiz üzerinde ağır tahribat yapan milli bünyemizdeki yaralar ortadadır. Bu acıklı halden bir an evvel, bu dev buhran çarklarını kırarak kurtulmalıyız... Yıllardan beri şu veya b...
KIRK SENE MUHASEBE – REFİK AY
Refik Ay, Ülkücü Şairler

KIRK SENE MUHASEBE – REFİK AY

KIRK SENE MUHASEBE Dile kolay, onca sene dolandım,Diyen sözde dost aradım kırk sene,İnsanız be insan diye inandım,Gülen yüzde dost aradım kırk sene. Rüyalarım kâbus oldu kaç gece…Çözemedim bu nasıl bir bilmece?Gönül ferman dinlemiyor sevince,Kalan izde dost aradım kırk sene. Dev zannettim, cüce çıktı karşıma,Bir bilseniz neler geldi başıma,Zehir katmış yarenlerim aşıma,Yılan gözde dost aradım kırk sene Omuzuma basan çıktı zirveye,Diyemedim hele durun nereye?Hele deyin, ben ne deyim feleğe?Sönen közde dost aradım kırk sene. Bir muştu var, yaklaştıkça uzadı,Ekin ektim alamadım hasadı,Adam ettim fitne, ficur, fesadı,Meçul gizde dost aradım kırk sene. Keşkeleri bir birine ekledim,Hakikatli dostu hergün bekledim,Bu devrana, bu devire yetmedim,Bozuk özde dost aradım kırk s...
GİDENLERİN ARDINDAN / İSMAİL AK
İsmail Ak, Ülkücü Şairler

GİDENLERİN ARDINDAN / İSMAİL AK

GİDENLERİN ARDINDAN Doymadı vedaya bir türlü toprakBahar hep götürdü yazdan kalanıKalmadı çınarda bir sarı yaprakKış silip götürdü güzden kalanı… Umut karanlıkta bir siyah iplikİsyankar ruhlarda mağrur gariplikGözlerde vedayı saklarken kirpikYaş alıp götürdü gözden kalanı… Hayaller gerçeğe çarptı kırıldıHasrete zamandan zincir vurulduBir küflü hücrede gönül durulduSuç sayıp götürdü sözden kalanı… Vefakar çıkmadı sevdiklerimizBirlikte ipe un serdiklerimizUğrunda bir ömür verdiklerimizHiç sayıp götürdü özden kalanı Yaşlı bir kurt gibi yalnız başınaKavuştuk kaçımız ömür kışına.Bakmadan çoğunun gönül yaşınaDert alıp götürdü bizden kalanı… İsmail Ak
BAŞBUĞU HATIRLARKEN
Anılar

BAŞBUĞU HATIRLARKEN

Bir 27 Mayıs sabahına senin gür sesinle uyanmıştık. ıçimizi dolduran endişe bulutlarını senin 1944’ten, hatta belki de Malazgirt’ten gelen adınla dağıtmıştık. Bizim genç beyinlerimiz senin adınla kutlu gelecek hayalleri kurarken meğer bir takım köhne beyinler kurda tuzak hazırlığı içindeymişler. 13 Kasım’da ihtilâl çocuklarını yedi. Aslında bu, ihtilâllerin kanunu değil çakallarla tilkilerin dansıydı. Hindistan’dan gelen mektup belki de bizim çok eski doğulu geçmişimizden bize ulaşan bir sesti. Şarkın adalet ve merhamet dip kavramları, Ankara’nın batıdan devşirilmiş beyinlerine ulaşamadı. Bir sabah ımralı’da şafak hüzünle doğdu. Delhi’den döndüğün zaman bir avuç gençtik. O günlerde başbuğ işareti almış, CKMP’ye girmiştik. 1965 yılı Ankara’sının Kızılay’ından Büyük Sineması’na yürürk...
S. AHMET ARVASİ
Biyografi

S. AHMET ARVASİ

SENİ RAHMET VE ŞÜKRANLA ANIYORUZ... 56 yıllık ömrünü “Allah rızası için hizmet” düsturuyla geçirmiş gerçek bir “Dava adamı” ve “İlim Ülkücüsü” olan merhum Seyyid Ahmed Arvasi Hocamızı 15. vefat yıldönümünde rahmet ve şükranla anıyorum. Arvasi Hocamız, toplum olarak içerisine yuvarlandığımız “Bilinmezlik Dehlizi”nin çıkış noktalarına ışık tutan ve öldükten sonra da yaşamayı başaran, abide şahsiyetlerden birisiydi. Ne yazık ki, son dönem fikir ve düşünce ufuklarımızı saran karanlıklar arasında parıldayan; böylesi abidelere artık pek rastlanmamaktadır. Ve böyle bir devirde aramızda bulunmaması, toplumsal kadirbilmezliğimizin bir cezası olsa gerek. Öğretmen kelimesi, Seyyid Ahmed Arvasi isminin yanına konulduğunda, insan öğretmen kelimesinin, bu ulvi mesleği icra edenleri tavsif etme...
BEN ASKERİM, KURŞUNA DİZERİM
Anılar

BEN ASKERİM, KURŞUNA DİZERİM

Hayatının en ıstıraplı günlerini yaşıyordu. Yirmi iki senelik ömrü boyunca böylesine sıkıntılı, böylesine iç darlığı çektiği bir günü hatırlamıyordu. Bütün kara bulutların Eylül’e devredildiği bir senede evinden, annesinin kollarından sökülüp alınmış, bir çay ısmarlayıp on dakika sonra geri göndereceğiz teraneleriyle kandırılarak hemen evinin önünde gözleri haftalarca bir daha açılmamak üzere kokmuş bir paçavra bağlanarak bilinmeyen bir yöne doğru yola çıkarılmıştı. Bir anda neye uğradığını şaşırmıştı.”Ne oluyor beni böyle nereye götürüyorsunuz” dahi diyemeden kendisini bir minibüste namluların arasında bulmuştu. Bir ara” Siz kimsiniz, bana neden böyle davranıyorsunuz” diyecek oldu ağzını açmasıyla birlikte minibüste bulunanların acımasız darbelerine maruz kalınca çaresiz sesini kesmek...
YUNUS UZUN
Ülkücü Şehitler

YUNUS UZUN

YUNUS UZUN Adana’lı olup 28 yaşındaydı. CHP. Hükümeti zamanında, 1979 yılında, Pol-Der.’li polisler tarafından gözaltına alınıp akıl almaz işkencelerle birçok faili meçhul olayın suçlusu yapılmış ve cezaevine kapatılmıştı. 10 yıla yakın bir müddet, mahkemelerde yargılanarak ve cezaevinden cezaevine sürgün edilerek yaşadı. Son olarak sürgün edildiği Aydın Özel Tip Kapalı Cezaevi’nde 18.1.1988 tarihinde elektrik çarpması neticesi şehit düştü. Cenazesi, Adana’nın Karaisalı ilçesine bağlı Kaşoba köyündeki mezarlığa defnedildi. Kalk yiğitim,yine dağ başını duman aldı.Parçalandı bir kıtanın toprakları;Aslan payını aslan olmayanlar aldı...Kalk yiğitim,yine dağ başını duman aldı. ...Solcularla çatışma bana çokta anlamlı gelmiyordu bu ortamda, ancak daha önce ülkücülere yaptıklarının hesa...
ANKARA BARONLARI
Eski Sitemizden

ANKARA BARONLARI

ANKARA BARONLARI GEÇTİ ARTIK O İŞLER... “Milat açmışlar”… öyle diyorlar…Ne miladı bu ? Bizleri, yeni bir masalla yine uyutacaklarını mı sanıyorlar?! Ülkücülerin, her dem yeni bir çağ açıp diğerini kapatma ülküsüne inanmış, kara sevdalılar olduğunu yeni mi öğrenmişler ki, milattan bahsediyorlar?! Biz her zaman yeni milatların sevdalısı olduk. Ankara’dan ahkam kesenler, üç hilalli sancak gemisine tayfalarının seçimiyle kaptan olanlar, bunu yeni idrak etmişler. Komedi bu…gerçekte ise trajikomik bir hal. Çocuğuz ya, bebeğiz ya, siyaseten söylenmiş yeni kandırmacaları, masalları hep yutarız ya.! Hep yuttuğumuz gibi, değil mi?  Yoo, Ankara baronları, geçti artık o işler. Çocuklar büyüdü…çocuklarımız var şimdi… Ülkücü hareketin şanlı tarihini, Ülkücü karakter abidelerini, Ülküc...
KIZILELMA İTTİFAKI BİR DAYATMAYDI
Eski Sitemizden

KIZILELMA İTTİFAKI BİR DAYATMAYDI

ÜLKÜ OCAKLARI GENEL BAŞKANI  ALİŞAN SATILMIŞ: KIZILELMA İTTİFAKI... Sulandırılmış bir dayatmaydı... Bir zamanlar Ülkücülerin kanını döken, rahmetli Türkeş’in tutuklanmasını, MHP’nin kapatılmasını isteyenlerle birlik olmak bir hataydı, bizim hatamızdı, yaptık. Böyle bir hata içerisinde olmamak gerekirdi... * Ülkücüler PKK kamplarında APO’yu ziyaret edip hatıra fotoğrafları çektiren Doğu Perinçek’le nasıl oldu da bir ‘Kızıl Elma İttifakı’ içinde bulunabildiler? Şeytanla melek barışmaz. Muhafazakar demokratlık nasıl sulandırılmış bir dayatmaysa, ‘Kızıl Elma Koalisyonu’ da aynı şekilde sulandırılırmış bir dayatmaydı. Birinde İslam’ı Protestanlaştırmaya yönelik sulandırma söz konusudur, diğerinde ise milliyetçiliği ulusalcılığa indirgemeye yönelik sulandırma söz konusudur. Ni...
ŞEHİDİM / ÖZDEMİR TAŞAN
Özdemir Taşan, Ülkücü Şairler

ŞEHİDİM / ÖZDEMİR TAŞAN

ŞEHİDİM Nice destanlar yazsak sana azdır yiğidim,Vatan, bayrak uğruna, hak yolunda şahidim,Mekânın cennet olsun, yolunuz açık olsun,Tarih unutsa vicdan unutmaz bil şehidim… Şehidim, sana geldik, obanda otağ kurduk,Milli Marşı okuduk, sizlere selam durduk,Doldu taştı haneler… çelik bilekli Sur’duk,Tekbir sesi yükseldi, dualar sel şehidim… Düşman ki, içte, dışta, kabukta değiştirir,Gündüz dost görünenler gece halt karıştırır,Bu millet öyle yüce, bunu da savuşturur,Onca ihanetlerin yaktığı, kül şehidim… Ayrılık tohumları, saçıp, eken ekene,Vatan, hainle dolmuş, ayrım dikken dikene!..Bir zayıf dikiş görse, yırtıp, söken sökene,Birlikte başaralım! Dur, gitme kal şehidim… Kime inanacağız..? Güven kayboldu billâh,Vefasızlık kederli, çektiriyor illallah!..,Sebeplerin kahrında, ...
HÜSEYİN KARATAŞ
Anılar

HÜSEYİN KARATAŞ

Geçen yıl Nisan ayında Covid-19'a yenik düşen Hüseyin Karataş hocamızı rahmet ve minnet ile anarak onun bir makalesini paylaşıyoruz. "DAVA" İNSAN OLMAKTIR Dava deyince ‘’bedava’’ geliyor aklıma. Bedava harcanan emekler. Bedava yenilen dayaklar. Bedavaymış işkenceler. Yatılan hapisler, yatılan hücreler, C-5 ler, Kafesler ve hatta yağlı urgan ipine boyun uzatmalar bedavaymış! Dava(!) uğruna uykusuz geçen geceler. Tokluk yüzü görmeden, kursağımızda çay simit meydan meydan, miting miting gezmeler bedava. Ülkücünün zamanı da bedavaymış meğer… Bedava okunmuş liseler. üniversiteler bedava. Kitap okumuşuz bedava, gerçekten bedava. Emre itaat ilkemiz olmuş, bedava uymuşuz bize verilen emirlere. ''Okuma!'' demişler, okumamışız, ''Bakma!'' demişler bakmamışız. ‘’Sevme!’’ demişler, sevme...
BİR ÜLKÜCÜNÜN GÖZÜYLE
Anılar

BİR ÜLKÜCÜNÜN GÖZÜYLE

1940'LARDA İSTANBUL'DA DİNİ HAYAT Türkeş’in annesi Zehra Hanım Küçükpazar’daki bu evimize torunları ile birlikte çok geldi gitti. Mahallemizde çok bakımsız olan Hacıkadın Camisi vardı. O zamanlar dine ilgi pek azdı. Nerede vasıfsız, tip hoca varsa bizim orada görev yapardı. Camimiz pek temiz değildi zaten kimse gitmezdi. Hoca ciddiye alınan bir insan değildi. Devlet din ile ilgilenmezdi. Bu camide 1950’ye kadar “Tanrı Ulu­dur” diye ezan okundu. Diğer camiler de bakımsızdı. Zeyrek’teki ortaokulumun yakınındaki Saraçhane başındaki cami için Mimar Sinan’ın kalfalık eseridir denirdi. Çok büyüktü ama camiyi kapat­tılar. Halılarını üst üste yığmışlardı. İçerisi kuş pisliği ile doluydu. Son cemaat yerini de tahta perdeyle kapatıp çingeneleri iskan et­mişlerdi. Keza Vefa Bozacısı'nın...
ALİ OSMAN DEVECİOĞLU
Ülkücü Şehitler

ALİ OSMAN DEVECİOĞLU

ÜLKÜCÜ RUH "1979 yılında Sanayi'de askere gideceği gün şehit edilen bir genç vardı: Ali Osman Devecioğlu. Annesi (Havva Ana) kurşunlara kendini siper etmiş, anne ağır yaralanmış, oğlu şehit olmuştu. Havva Anamızın uzun süre tedavi gördükten sonra evine döndüğünü öğrendik. Baş sağlığına gittik. Gitmeden önce araştırdık kendi evleri varmış, eşinden maaş bağlanmış, orta halli bir durumu var. Yine de elimiz boş gitmeyelim diye bir zarfın içerisine üç beş kuruş koyup gittik. Orada Yasin-i Şerif okundu, okunan hatmi şerifin duası yapıldı. Ayrılacağımız zaman ben biraz geride kaldım ve zarfı uzattım. -Bu ne? diye sordu. -Belki acil bir ihtiyacınız vardır diye düşündük… bir miktar para Zarfı alıp açmadı bile. Birdenbire ciddileşti. -Beyefendi ben şehit anası olmuşum! Allah in...
DÜNDAR TAŞER
Anılar

DÜNDAR TAŞER

ADAYIMIZ DÜNDAR TAŞER'Dİ 12 Ekim 1969 tarihinde Genel Seçimler yapılıyordu. birinci sıra adayımız rahmetli Dündar TAŞER'di. Dündar Beyi herkes tanırdı. Hem ülkücüler hem de münevver kesim ve halk çok severdi. Hepimiz canla başla onu seçmek için kolları sıvadık, gece gündüz koşturuyoruz. Ben de Kurtuluş'ta bir sandıkta görevliyim. Sabahın 07.00'sinde kalkıp sandık başına gittim. Tam on iki saat aç, susuz sandık başında bekledim. Sandık açıldı, oylar sayılıyor. Bekle bekle bir tane oy yok. İyi de arkadaş, benim oyum nereye gitti? Sandık yemedi ya! Sayımın sonuna doğru bizim oy zahmet edip ortaya çıktı ve benim oyum MHP'nin tek oyu oldu. On iki saat bir tek oy için sandığı beklemiştim. Moralim bozuk, söylene söylene ilçeye geldim. Sandık görevlileri ilçede toplandık; rahmetli Eyüp ...
YILMA DURAK
Biyografi

YILMA DURAK

NASIL DOĞUNUN BAŞBUĞU OLDUM? 1976 yılının Nisan ayı ortalarında Atatürk Üniversitesi'ndeki sözde 'faşist işgali' anlatmak, üniversitedeki bazı solcu öğretim elemanlarının davetiyle bir yazı hazırlamak için, Milliyet Gazetesi'nin yazar ve muhabirlerinden Örsan Öymen ile Engin Konuksever Erzurum'a geldiler. O zamanki Erzurum Ülkü Ocakları Başkanı Muammer Cindilli, üniversitenin öğrenci dernek başkanı, üniversite yöneticileri ve benimle röportaj yaptılar. Yaptıkları röportajı yayınlarken benim hakkımda “Doğunun Başbuğu Yılma Durak“ şeklinde bir ifade kullanmışlardı. Bu röportajdan sonra doğunun başbuğu olarak anılmaya başladım. Bu tanımlama çok ağır bir yük yükledi omuzlarıma ve bu sıfat nedeniyle 12 Eylül süresince çok ağır bedeller ödedim. Türkeş bu yakıştırmayı hoşgörüyle karş...
TÜRKEŞ DİYOR Kİ…
Biyografi

TÜRKEŞ DİYOR Kİ…

Aziz Vatandaşlarım, Memleketimizde, istisnasız herkesin şikâyetçi olduğu bir konu da fiyatlardır. Fiyatlar, her geçen gün artmakta ve yarın nereye varacağını kimse tahmin edememektedir. Bu hal hem ekonomik, hem de Milletimizin geleceği bakımından büyük bir zaaf teşkil etmektedir. Şimdiye kadar işbaşına gelen hükümetler, bu mesele üzerine ciddiyetle eğilme­mişlerdir. Devlet yönetiminde vazife almış bir çok politi­kacı fiyatlardaki artışları memleketimizin gelişme halindeoluşuna bağlayarak işi geçiştirmiştir. Milli ekonomimiz, tam bir sorumsuzluğa ve basiretsizliğe sürüklenmiştir. Birçok meselelerde olduğu gibi, fiyat artışlarında da sorumluluğu kimse üzerine almamakta, bu önemli mesele aile toplantı­larında veya sadece şikâyet babından konu edilmektedir. Fiyatlar bir memlek...
TÜKÜR / İLHAN ESEN
İlhan Esen, Ülkücü Şairler

TÜKÜR / İLHAN ESEN

Danimarka'dan ülkücü bir ses İlhan Esen. Sivas'tan kopup dünyanın öte ucuna gitmişse de çakırdikeni gibi hayat bulan ve sevdalarımızı dile getiren bir şairimiz. Her devirde geçerli bir taşlamasını paylaşıyoruz. TÜKÜR Töresinden habersiz, büyük küçük bilmeyen,Haddi aşan densizin, tükür yüzüne gardaş.Bacak açmaktan gayri, bir hüneri olmayan,Şu sanatçı donsuzun, tükür yüzüne gardaş. Memleket kavrulurken, balkonlardan seyreden,Gidene çizgi çekip, gelene kulluk eden,Kimde kemik yağlıysa, onun peşine giden,Nefes alan cansızın, tükür yüzüne gardaş. Barış getirecekmiş, kavgaya tohum eken,Bak başıma bey oldu, temellerimi söken,Kanımı dökenlerin, varıp elini sıkan,Başımdaki kansızın,tükür yüzüne gardaş. Dinimi baltalıyor, din adına coşuyor,Nerde hassaslık varsa, oraları kaşıyor,İ...
BİR DİLEĞİM VAR / İHSAN KURT
İhsan Kurt, Ülkücü Şairler

BİR DİLEĞİM VAR / İHSAN KURT

Ruhunu ve beynini Büyük Ülküye adanmış, milletinin dertleriyle hemdert bir Türkmen kocası İhsan Kurt… Hiç durmacasına üreten bir kalem, onun duasını "amin" diyerek paylaşıyoruz. BİR DİLEĞİM VAR Kaç defa geçtim Fatih köprüsündenKaç defa duydum nal sesleriniSesime ses kattın Vardar’ın sesindenKaç defa tarihte kaldım kim bilirMeydanda Türk evleri hiç kalmamışTürk çarşısı şahitlik ediyor bütün ruhuylaBurmalı cami eski fotoğraflarda sadeceSaat kulen ayakta kaybolmayan gururuylaHanların hamamların tarihten bir ses gibiKurşunlu Han, Sulu Han bir nefes gibiŞehit Sultan Murat en açık tepende bekletilmişSonra onun adıyla bir cami inşa edilmiş…Üsküp’ü sessiz Üsküp’ü nefessiz bırakmaTürkçeyi öksüz Türkü kimsesiz bırakmaYa Rab sönmeyen bir arzu ile tutuşmaktayımBizi Üsküp’ süz, Üsküp’ü Türks...
HALİL VE SELÇUK / YILDIZ AKTAŞ
Ülkücü Şairler, Yıldız Aktaş

HALİL VE SELÇUK / YILDIZ AKTAŞ

Ülkü yolunda sevdalı bir ses… Güzel umutların ve sevginin olduğu kadar hayal kırıklıklarının da şairi. Yıldız Aktaş'ın dar ağaçlarında can veren şehitlerimizi anlattığı bir şiirini paylaşıyoruz. HALİL VE SELÇUK İki gül dalı,düştü kanayarak şafak vakti…şehrin yüreğinde gam,iki can yangını ciğerinde,tükürse zulmün yüzünekan kırmızı öfke…Halil ve Selçuk,dudaklarına oyalı dualar titretti arşı.Yalın ayak yürüdükleri sehpa dason nefeste çoğalan sesleriyle"Bismillah" la boyunlarını uzattıkları ipteasırlık hayalleri sallandı.Darağacı gölgesinde kaldı kavgalarıhelallik istedikleri cellât utandı.Halil ve Selçuk,yağmurlu bir vakitkara gözlerine dolan hilal sancağıydı,yârin hayalibir damla yaşla sulandı.Gün ağartısıydı,Tanrı dağından kuşlar havalandı.iki gül dalı düştü ölümün koynunaiki...
AZ / CEVDET ÇANKAYA
Cevdet Çankaya, Ülkücü Şairler

AZ / CEVDET ÇANKAYA

Yusufiyeli şairlerimizden Cevdet Çankaya'nın 2021'i uğurlarken yazdığı, çağımızın müzmin buhranı olan sevgisizlik ve güvensizliği ustalıkla anlatığı dizelerden oluşan şiirini paylaşıyorum. AZ Biraz çocukluk götüreceğim yanımda,Annemin kurutulmuş elma kabuğunu andıranMorg kokan parmaklarından biraz.Biraz hapishane grisiBiraz kireç karışığı badana mavisiÇıkınımda bayat bazlama olacak birazCeplerimde birkaç yıkanmamış yer elması.Biraz da ezan okunurken ayaklarını toplayanVe bakımevinde ölen teyzeminÇorbasını verip namahrem yerlerini yıkayanHastabakıcı kadınınOtistik ergen kızının kaygın bakışlarından.Belki biraz da kanından alırım yanımaZipkından ağır yaralı kurtulmuş levreğinAncak;Ne gökyüzü, ne denizNe ağaç, ne yaprak, ne toprakNe arka bahçeli aşklarNe de ölümüne dostluklar (!)Ya...
BİR MANSUR HİKAYESİ / LÜTFİ KİREÇCİ
Lütfi Kireçci, Ülkücü Şairler

BİR MANSUR HİKAYESİ / LÜTFİ KİREÇCİ

O güzel tablolarını yaparken kullandığı fırçası gibi şiirlerinde de kelimelerle tablolar çizen yusufiyeli şairlerimizden Lütfi Kireçci'nin geçen yıl yazdığı umut dolu son şiirini paylaşıyorum… BİR MANSUR HİKAYESİ Aşkın adresini ararkenbir kaplumbağa sırtındakarıncayım ben,son anda Nuh’un gemisine biniyorum,her taraf tufan,tüm yazgılarımla girdiğim Yusuf kuyusundan,bir Mansur hikayesinde çıkıp yeryüzü gurbetineMavi bir ıslıkla düşüyorum İstanbul sokaklarına,zaman Yeni Cami'de,Kuşların gagalarında dondurulmuş,bir Yunus türküsü anlatıyor martılar,İkiye yarılmış denizin ortasında yürüyenhiçbir şeyden habersiz insanlar.Musa aramayı bırakmış,şehrin gürültülerineve bitmeyen telaşlarına. Lütfi Kireçci
MUHİTTİN GÜNDOĞDU AĞABEYİMİN ARDINDAN…
Anılar

MUHİTTİN GÜNDOĞDU AĞABEYİMİN ARDINDAN…

47 yıllık Ülküdaşlık, arkadaşlık, ağabeylik ve kardeşlik 25 Mart 2022 de ayrılıkla hüzünlendi. Bu tarihin bizim için başka bir önemi daha var. 13 yıl önce hain bir saldırı sonucu şehit edilen Muhsin Başkan’ın cenazesi de 25 Mart’ta Tacettin Dergahı’nda yüzbinlerce ülküdaşı tarafından toprağa verilmişti. Çok üzülmüştük. O gün de Ankara’daydık. 1996 yılının Nisan ayında, karlı bir gün Türk’ün Başbuğu Alpaslan Türkeş’i de milyonlarca yaralı yürekle birlikte toprağa vermiştik. Her iki rahmetli de Muhittin ağabeyi çok severlerdi. Her Fransa’ya gidişlerin de mutlaka görüşürlerdi.  Ömrümüz hep mitingler ve cenazelerde yürümekle geçmişti. Muhittin Gündoğdu 1976 Amasya Taşova Ülkü Ocakları Başkanı. Muhsin Yazıcıoğlu ise aynı tarihte Ülkü Ocakları Genel başkanı. Benim hayatımda bu iki ş...
MUHSİN YAZICIOĞLU’NDAN MEKTUP VAR…
Anılar, Eski Sitemizden

MUHSİN YAZICIOĞLU’NDAN MEKTUP VAR…

Mazgaldan yine ayak sesleri geliyor. Gardiyan mektup getirmiş. Mektuba bakıyorum; gönderen Muhsin Yazıcıoğlu yazıyor. Çok duygulanıyorum. Mektubuma, Mamak Askeri Cezaevi’nden cevap yazmış. Alperen başkan, çilesini sinesine bağlamış... „Allah, sabredenlerle beraberdir“ yazmış. Mektubunu, Yahya Kemal’inkaranfil mısraları ile tamamlamış: Dil var mı kahr-i dehr ile viran edilmedik,Beyt-ül hazen mi kaldı perişan edilmedik.Bir gün dolarsa çilemiz, ey Rabb-i Zül-celal,Bir şey bırakma derkef-i mizan edilmedik. Nicelerinin unuttuğu bir zamanda, Genel Başkanın mektubu ruhuma güç verdi... Kendisiyle Genel Başkan olduğunda Ülkü Ocakları genel merkezinde tanışmıştım.  Anadolu’nun saflığını, müslüman Türk''ün vekarını bulmuştum onda... Sıcak bir alaka göstermiş, beni çok etkilemişti. Fik...
ŞEHİTLERİMİZİN KERAMETİ…
Eski Sitemizden, Ülkücü Şehitler

ŞEHİTLERİMİZİN KERAMETİ…

Ramazan ayı ortalarıydı. Ülküdaşım Osman Kaplan beni iftara davet etmiş, “Mehmet Ağabey gelirken yanında rahmetlilerin mektuplarını getirirsen ne iyi olur” demişti. Osman’ın davetine icabet ettim. İftar sonrası sohbete başlamış, „çile" üzerine konuşuluyordu. Osman, “Sözü Mehmet Ağabeye bırakalım” deyince ben de, "Ölüm Hücrelerinden Hakk’a yürüyen", Halil ve Selçuk’la yaşadığım hatıraları ve onların şehadetine şahit olanlardan dinlediklerimi anlatıp, onların mektuplarını okumaya başladım. Bu sırada, bir arkadaşımız duygu seline kapılarak kendinden geçip "Allaaah!!!" diye feryat ederek, hıçkırıklar içinde ağlamaya başladı. Meclisimizde bulunan herkesin gözlerinden yaşlar akıyordu... Çekilen sıkıntılar, yaşanan acılar, yokluklar ve sefil halimizden bahsederken bir kardeşimiz cebinden ç...
İDAM SEHPALARINDAN HAKK`A YÜRÜDÜLER…
Eski Sitemizden, Ülkücü Şehitler

İDAM SEHPALARINDAN HAKK`A YÜRÜDÜLER…

İzmir’de Şadırvanaltı Camii’nde müezzinlik yapan Kazım Hoca, düşünce ve duygularımın örtüştüğü bir ağabeyimdi. Bir gün kendisini ziyarete gittim. Kazım Hoca müezzin odasında bulunanlarla sohbet ediyordu. Muradiye Camii imamı Abdullah Hoca da oradaymış. Kazım Hoca orada bulunanlara beni tanıştırırken, Ülkücü olduğumu, cezaevinde yattığımı söyleyince, Abdullah Hoca da Halil ile Selçuk’un infazında imam olarak bulunduğunu söyledi. Bu ne güzel bir rastlantıydı Yarabbi... Bir müddet sonra, Abdullah Hoca bana, “Ne mutlu onlara. Allah’ın izniyle onlar şehittir... Her hareketlerine şahit oldum. Ruhlarını nasıl teslim ettiklerine şahit oldum. Tekbir getirerek, Kelime-i şahadet çekerek, ölüme yürüdüler...” dedi. Bir müddet nefeslendikten sonra, olayı başından itibaren anlatmaya başladı: “Daha...
BAĞIRSAKLARI OMUZUNDA ASILIYDI…
Eski Sitemizden, Ülkücü Gaziler

BAĞIRSAKLARI OMUZUNDA ASILIYDI…

ÜLKÜCÜ CUMALİ Cumali ağabeyi ilk defa MHP İzmir İI Teşkilatında nöbetçiyken tanımıştım. Saffet Çelik ile sabah aydınlanmadan nefes nefese teşkilata gelmişlerdi. O gece Regaip Kandili olduğu için kahvede mevlüt dinlerken silahla taranmışlar. Yanlarında bulunan Ülküdaşımız Harun Çivici’nin vurulduğunu, onu Tepecik SSK Hastanesi’ne yatırdıklarını, oradan karakola gidip ifade verdiklerini haber vermişlerdi. Hastamızın durumunu öğrenmek için hep beraber hemen hastaneye gitmiştik, vardığımızda ise Harun şehit düşmüştü... O gün Harun Çivici’nin cenazesi, hastaneden alınıp öğle namazını müteakiben Ufuk Mahallesi’ndeki camiye getirildi. Kılınan cenaze namazından sonra, Şehit Harun Çivici, Ülkücü gençliğin omuzlarında, tekbirler getirilerek Buca Mezarlığı’ndaki kabrine defnedildi. All...
BUGÜN MİLLİYETÇİLİK YÜKSELDİ…
Eski Sitemizden

BUGÜN MİLLİYETÇİLİK YÜKSELDİ…

Muhtelif fikir hareketlerinin konjonktüre göre yükselme ya da gerileme göstermesi, eğer makul sınırlar içinde kalıyorsa normal görülebilir. Ancak köklü sosyolojik ve fikri arka planı olan değerlerin sürekli “gel-git” vaziyeti göstermesi düşündürücüdür. Sonar tarafından yapılan son anketi biliyorsunuz. Gazetelerde yayınlanan sonuçlara göre, araştırmaya katılanların yarısına yakını geçen yıllara göre, milli konularda daha hassas olduğu yönünde görüş bildirmiş, yüzde 50.42’si, Türkiye için “milliyetçilik duygusunun” gerekli olduğu düşüncesini taşıdığını ifade etmiş. Bir ülke vatandaşının kendi milletini yüceltmesi ve milli değerlerini sahiplenmesi çok tabii bir durum. Bize şaşırtıcı gelen, sürekli ve istikrarlı olması gereken bu gibi temel değerlerin bazı faktörlere bağlı olarak yü...
BATI VE TÜRKLER
Eski Sitemizden

BATI VE TÜRKLER

Güneşin battığı tarafta Demir Kapı vardı. Demir Kapı´nın ötesinde Urum Kağan´ın ülkesi başlardı. Urum Kağan, toprağı ve çerisi çok biriydi. Bu yüzden Oğuz Kağan´a baş eğmek istemedi. Oğuz da kalkıp üzerine vardı, cezasını verdi. Bir zamanlar ortaya bir de eğri boyunlu bir İskender çıkmıştı. Güneşin battığı taraftan kalkıp gelmiş, Perslere boyun eğdirdikten sonra Demir Kapı´dan geçip bizim Türkistan´a yürümüştü. O yıllarda Türkistan´ın yönetimi Saka boyunun elindeydi. Zaferlerinden başı dönmüş İskender, Şu Kağan´ın bir avuç askeriyle başa çıkamadıkça hırçınlaşmış, hırçınlaştıkça bocalamıştı. İskender´in ordusuyla dolaşan tarihçi Plutarch, askerini Türkler´in üzerine süre süre kırdırtan hükümdarına, süvari generali Kleitos´un nasıl sövdüğünü ve tabii nasıl canından olduğunu uzun uzun...
DEVLERİN AŞKI BİTTİ Mİ..?
Eski Sitemizden

DEVLERİN AŞKI BİTTİ Mİ..?

Nerde kaldı o çağlar ki, analar “kurt” doğururduHilkat insan çamurunu destanlarla yoğururduNerde o yiğitler ki gür sesleri obayı bürür“Yürü” dese dağlar yürür, “Dur” dese kalpler dururdu Arif Nihat ASYA  (Bir bayrak rüzgâr bekliyor’ dan) Sözümüz ülkücü geçinenlere değildir. Ülkücülükten geçinenlere hiç değildir.  Sözümüz “ülkücü”leredir. Neredesiniz ki, ne gölgenizi gören var, ne sesinizi duyan?! Buhar olup uçtunuz mu ? Namluların ucundaki hayatta  yol arkadaşlarıyla “pazara kadar değil, mezara kadar” diye kavilleşenler, neredesiniz? Nedir, nedendir bu ölü suskunluğunuz, yoksa ruhlarınız öldü de  kavliniz sona mı erdi? O karşı konulmaz sevdaları uğruna, anne ve babalarına ahir ömürlerinde bir huzurlu gün göstermeyen, evlat sevgisinin korku dağları yarattığı...
TÜRK KİMDİR..?
Eski Sitemizden

TÜRK KİMDİR..?

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türklerin devletidir. Cumhuriyeti kuran Türk Milliyetçiliği, bu coğrafya’da yaşayanlara ortak tarih, ortak geçmiş, kültürde birlik çağrısı yapmıştır ve yapmaktadır, ayrı dil değil ortak Türkçe geçmişinden, lehçeden bahsetmiştir. İsmail Gaspralı tüm Türkleri İstanbul Türkçesine “dilde, fikirde işde birlik” diyerek davet etmiş; Devletin kurucusu da, Karamanoğlu Mehmet Bey’den yüzyıllar sonra herkesi Türkçe konuşmaya davet etmiştir. Balkanlardan, Kafkaslardan gelerek Türk’ün adaletine sığınanların, Türklüğe katılmaya geldikleri kabul edilmiştir ve bu sebeple Türk’le kaynaşmıştır, Türk’dür. Milliyetçilik, herkesi millet olarak birleşmeye çağırıyor. O halde nasıl olur da  ”Hepimiz Türkçe konuşalım, farklılıkları unutalım” demek dışlayıcı “ilkel kab...
BUNU İYİ BİLSİNLER..!
Eski Sitemizden

BUNU İYİ BİLSİNLER..!

Mensubu olmakla gurur duyduğumuz, yüce Türk milleti, canı ve kanı pahasına vatan yaptığı topraklar, 19. yüzyılda kendisini uygar diye niteleyen, Akif’in deyimi ile tek dişi kalmış canavarlar sürüsü tarafından, acımasız bir saldırı ile karşı karşıya kalmıştı. Çanakkale harbinde bütün dünyaya “Çanakkale geçilmez”, sözünü onaylattıran bu milletin vatanı, kısa bir aradan sonra gene aynı düşmanlar tarafından işgal edilmiş, başta İstanbul olmak üzere yurdun dört bir yanı düşman çizmesi altında kalmıştı. Afrika kıtası ve Arabistan topraklarından ve doğu Avrupa´da yüzlerce yıldır vatan dediğimiz topraklardan çekilmek zorunda kalmıştık. Millet yoksul ve çaresizdi milyonlarca şehit verilmiş, toprak işlenemediği için açlık, hastalık ve sefalet almış yürümüştü. İki cihan serveri Hz. Muhamme...
ENTEL-DANTEL YÂRİM
Eski Sitemizden

ENTEL-DANTEL YÂRİM

 -Entel-dantel aydınlarımıza-           Dünün uşakları kudurdu coştu,Hâini, kahpesi şerde buluştu,Bayrağımız yandı, ciğer tutuştu, Entel-dantel yârim sen neredesinDilin mi tutuldu çıkmıyor sesin? Yok mu Türklük için diyecek sözün,“Türküm çok şükür ki” diyecek özün,Kulağın mı sağır, kör müdür gözün, Entel-dantel yârim sen neredesinDilin mi tutuldu çıkmıyor sesin? Boğaz’da keyifler tıkırında mı,Kadehler dolu mu, et fırında mı,Olanlar bitenler umurunda mı, Entel-dantel yârim sen neredesinDilin mi tutuldu çıkmıyor sesin? Vatanın dört yanı parselleniyor,Vatan, millet diyen engelleniyor,Şehitler ağlıyor, halk delleniyor, Entel-dantel yârim sen neredesinDilin mi tutuldu çıkmıyor sesin? Kıbrıs satılıyor üç beş p...
OLAĞANÜSTÜ KURULTAY İÇİN İMZALAR TAMAMLANDI
Eski Sitemizden

OLAĞANÜSTÜ KURULTAY İÇİN İMZALAR TAMAMLANDI

Harekete Çağrı adına Ercan Koç, Emin Yazıcı ve Davut Özdemir imzasıyla yapılan açıklamada, girişim süreci ayrıntılarıyla anlatılarak şöyle denildi: “M.H.P’yi olağanüstü kongreye çağıran ”Harekete Çağrı” grubu çalışmalarını sonlandırmıştır. M.H.P Büyük Kongre delegelerinin, Parti tüzüğümüz açısından gerekli olan noter huzurunda verilmiş imza talepnameleri kongrenin yapılabilmesi için yeterli sayıya ulaşmıştır. Olağanüstü kongre çağrısı ile başlatılan çalışmalar çok ciddi fedakarlıklar , gayretler ve bazı zorluklara rağmen başarılmıştır.Hele hele 1 ay bile olmadan bu imzaların toplanması, Türk siyasi tarihine geçecek bir vaka olarak kaydedilmelidir. Türkiye’nin bugünki şartlarını düşündüğünüzde, özellikle tarım ile uğraşan illerimizde delegeye ulaşmanın zorluklarını ancak bu ç...
MİLLİYETÇİLİĞİN YENİ ADI İLKEL KABİLECİLİK Mİ ?
Eski Sitemizden

MİLLİYETÇİLİĞİN YENİ ADI İLKEL KABİLECİLİK Mİ ?

 Türk Milleti neredeyse üç yüz yıldır yaşadığı olayları, fikri tartışmaları, geçmişte olan biteni yok farz ederek en hararetli bir şekilde bugün de yaşıyor. Sahne, tam da Balkan savaşı öncesinin İstanbul’u, Milli mücadele öncesinin aydınlarının derin(!) fikirlerini sergiledikleri Bab-ı Ali yokuşu. Damat Feritlerden Prens Sabahattin’e, Abdullah Cevdet’lerden Ali Kemal’lere herkes değişik isimlerle, isimleri önlerindeki bol ünvanlarla yeniden millete ve devlete yol göstericiliğine soyunmuşlar. Öte yanda “Etrak-i bi idrak”; görgüsüz, bilgisiz, dünyayı izlemeyen, ilim dışı bir güruh: “Türkler”. Ulema’nın çizdiği çerçeveye, gösterdiği yol’a itiraz ettiğinde sağduyuya davet edilen, toplumu devleti ateşe atmakla suçlanan, azgın asiler; Efendilerinin sözünden çıkan, medeniyetin temsil...
YARALI KÜHEYLAN
Eski Sitemizden, Kitaplar

YARALI KÜHEYLAN

“Tartışmayı Tartışmak”, “Hüzün Yazıları”, “Erguvan Uğultusu”, “Eylül’ün Kırdığı Gül” „Çocuklar Vatanında Büyüsün” gibi adlarıyla dahi dikkat çeken kitaplarından tanıdığımız, şair ve ciddi bir aydın olduğunu bildiğimiz Sayın Olcay Yazıcı’nın son günlerde Türk Edebiyatı Vakfı tarafından iki eseri daha yayınlandı. Bunlarsan birisi “Nemrut Ateşi” diğeri “Yaralı Küheylan”dır. Kültür hayatımıza renk getiren “Nemrut Ateşi”, bugüne dek yapılmamış, ama yapılması gereken aydınımızın eleştirisidir. Aydınımıza kendisini gösteren bir turnusol kağıdıdır. Zalimin zulmüne nasıl yardım ettiklerini, bir başka söyleyişle Nemrut’un ateşine hangi iştiyakla odun taşıdıklarını merak edenler bu değerlendirme kitabını okumalıdırlar. Vicdanı teşekkül etmeyen bir insanın aydın olamayacağını, engin bir biriki...
“NEVRESİMLERİ DİKEREK KEFEN YAPTIK”
Eski Sitemizden

“NEVRESİMLERİ DİKEREK KEFEN YAPTIK”

12 Eylül 1980 öncesinde Manisa Ülkü Ocakları başkanlığını yapan İrfan Sönmez bugün Elazığ’ın önde gelen avukatlarından birisi. O, ülkücülerin vatan ve din sevgisinin zaafmış gibi görülerek sürekli istismar edildiğini söylüyor. İrfan Sönmez, 12 Eylül öncesinde güvenlik kuvvetleri tarafından yakalandığında bıyığı henüz yeni terlemiş bir delikanlı idi. Hayatının en güzel yıllarını etrafı tel örgüler ile örülü hapishanelerin soğuk koğuşlarında geçti. Dile kolay; 13 yıl ‘idam mahkumu’ olarak hapishanelerde yattı. Daha da acısı cezaevindeki en iyi arkadaşlarının bir sabah yataklarından kaldırılıp idam sehpalarına götürülmesine tanık oldu. Sönmez, her 5 Haziran tarihinde hem idam edilen arkadaşlarını hem de ülkücülerin evlerine gelerek ‘büyük adam vurun’ diye telkinde bulunan resmi görevl...
GENEL MERKEZ İLE DÜNYA GÖRÜŞÜ FARKIMIZ VAR
Eski Sitemizden

GENEL MERKEZ İLE DÜNYA GÖRÜŞÜ FARKIMIZ VAR

Olağanüstü Kurultay için imza toplayan muhalif kanatta yer alan Namık Kemal Zeybek, MHP’de olanları anlattı. Milliyetçi Hareket Partisi´nde kurultay çağrısını delegelerin başlattığını ifade eden Zeybek şunları söyledi: “Bence iyi ettiler. Gündeme getirdikleri yaklaşım son derece yerinde. Neden derseniz; arkadaşlarımız yazdıkları metinde diyorlar ki, ’Tüzükte bazı değişiklikler yapmak lazım ve tüzüğü daha demokratik ve Ülkücü iradeyi yansıtacak hale getirmek lazım’. Bunun dışında Türkiye’nin karşı karşıya olduğu meselelerle ilgili olarak parti görüşünün belirlenmesi lazım. Belirleme işini de Kurultay yapmalıdır ve bu da doğrudur. Türkiye’de bugün bizim demokrasimizin bir problemi var ve gittikçe hastalık ağırlaşıyor. Herhangi bir şekilde bir siyasi partinin yönetimini elde etm...
ÖNKUZU’YA MEKTUP
Eski Sitemizden

ÖNKUZU’YA MEKTUP

ÖNKUZU’YA MEKTUP Mektup yaz diyorsun Önkuzu gardaş!Ben bu derdi şimdi nasıl yazayım?Her gün basıyoruz bağrımıza taş,Ben bu derdi şimdi nasıl yazayım? Partilerin başı dumanlı karlıNefis dizgininde oyunlar kirliAyrılsak bir türlü, kalsak bir türlü,Ben bu derdi şimdi nasıl yazayım? Çatlı’ya haber ver bakmasın bura,Dua etsin erken gitti Allah’a.Yaşasaydı otuz daha kırk daha.Ben bu derdi şimdi nasıl yazayım?İmamoğlu kessin hilal bıyığıOlamadık biz sizlerin layığıPasaklı Rahşan’ın has halayığıBen bu derdi şimdi nasıl yazayım?Devlet Bey bülbüldü dut yedi dersinDündar ağam gelsin cesaret versinGalip Ağabeyim yolu göstersinBen bu derdi şimdi nasıl yazayım?Ozan Arif hain oldu taa baştanMedet umar olduk güvercin kuştanSiyaset ehlinin yüreği taştanBen bu derdi şimdi nasıl yazayım?Gün Bey...
“TÜRK SİYASETİNDE ANADOLU FIRTINASI”
Eski Sitemizden

“TÜRK SİYASETİNDE ANADOLU FIRTINASI”

OSMAN BÖLÜKBAŞI Her ne kadar kendisi bu tanımlamayı sevmese de Deniz Bölükbaşı, Dışişleri Bakanlığı’nın “şahinlerinden” olarak biliniyor. Bu usta pazarlıkçıyı çoğumuz Türkiye ile ABD arasında yürütülen -ve daha sonra TBMM’den geçmeyen- 1 Mart tezkeresi ile ilgili mutabakat muhtırasıyla tanıdık. Bölükbaşı şu anda da Dünya Ticaret Örgütü nezdindeki daimi temsilcimiz. Ve Türk siyasi tarihinin en renkli simalarından biri olan Osman Bölükbaşı’nın tek oğlu... Bölükbaşı babasını anlattığı “Türk Siyasetinde Anadolu Fırtınası-Osman Bölükbaşı” adlı kitabı “Babamın soy kütüğünden, ailesinden başlayarak 28 yıl çok zor koşullarda sürdürdüğü bir demokrasi kavgasının öyküsü” diye özetliyor. Deniz Bölükbaşı halen Türkiye’nin en uzun ve en renkli konuşan siyasetçisi unvanını taşıyan babasının ko...
Eski Sitemizden

BİR LİDERE İHTİYAÇ VAR

Üç kıtada atının ayak izleri asırlardır silinememiş olan Osmanlı Türk İmparatorluğu, 1800´lü yılların hemen başında, içine düştüğü siyasi ve ekonomik bunalımdan çıkış yolunu, bir gurup çapsız siyasetçi ve aydının da baskısı ile batıda aramıştı. Tarihi ve sosyal gerçeklerden uzak, benden sonrası tufan anlayışı ile batılılaşma hareketini desteklemede birbiri ile yarışan beyin özürlü bu gafiller sürüsü, üç kıtada üstünde güneş batmayan imparatorluk topraklarının başkalarının eline geçmesine zemin hazırladılar adeta. Hristiyan batılı devletlerin desteğinde, Balkanlardan başlayan etnik kaynama, çok geçmeden, Ortadoğu ve Afrika ya sıçramış, Türk evladı, vatan bellediği topraklarda kanının su gibi aktığına bakmadan cepheden cepheye koşmuştur. Çarpıştığı bütün cephelerde, imkânsızlıklara r...